Mükemmelliyetçilik nedir, Mükemmelliyetçi olmak,Mükemmelliyetçilik, Mükemmel olmak, Mükemmeli aramak,Mükemmelliyetçilik anlayışı, Mükemmelliyetçi insan kimdir?
Mükemmelliyetçilik Anlayışı
Selam dostlarım. Nasılsınız? Benim başım ağrıyor. Bu sizin umurunuzda değil, niye olsun ki zaten? Bu yazı ölmediğimi belirten bir yazı. Hoş yaşıyor da sayılmam ya neyse. Hepiniz hazırsanız başlayalım. 3-2-1 kayıt.
Dün Kaybedenler Kulübü Yolda filmini izledim. Sinemada, her zaman olduğu gibi tek başıma. Yalnızlıktan değil ha. Hiçbir şey yapamasan yoldan birine söylesen gel sana sinema ısmarlayayım diye kabul eder. Ben filmi yalnız izlemeyi seviyorum. Aranızda kızla öpüşebilmek oynaşabilmek için sinemaya gidenleriniz varsa buradan alayınızın ahlak belasını versin diyerek söze giriyorum.
Kaybedenler Kulübü filmi benim hayatımda hep önemli bir rol oynamıştır. Bana göre yabancıların Fight Club’u bizim Kaybedenler Kulübümüz. Ayrı bir seviyorum o filmi. İstisnasız her sene izlerim 1-2-3 defa. Sürekli aynı filmi izlemek saçma değil mi? Kesinlikle. Lakin bazı filmler, kitaplar her zaman aynı anlamlara gelmez. Bazı şeyler bazen başka anlamlara gelir. Fakir birine zenginlerin hüzünleri üzüntüleri saçma gelir. Hele hele yarr*ma bak hele. Bulmuş o kadar parayı hala dert yanıyor diye düşünürler. Düşünürdük bizde zamanında. Bizim milletimizin huyudur bu. Zengine düşmanlık. Zengin p!ç deriz. Zengin olmak suçmuş veya ayıpmış gibi. Zengin p!çe bak çekmiş altına BMW X5’i atmış arabaya güzelim hatunu geziyor deriz. Ne yapsın adam o arabayı alma imkanı varken eşekle mi dolansın? Yersiz masraf olarak düşünenler olabilir. Bizi ilgilendirmez ki kendi kazanıyor. Sende kazan sende harca. Seni tutan ne?
Mükemmelliyetçilik
Kaybedenler Kulübü diyorduk. Severim bu filmi. Yıllardır bekliyorum. Ne yalan söyleyeyim beklentimin altındaydı film. Mesele burada aslında mükemmelliyetçilik anlayışı daha doğrusu beklenti içinde olmak. Hep daha iyisini isteriz daha iyisi olmazsa üzülürüz. Hep hayata dair planlar yaparız planlarımız gerçekleşmezse aksilik olursa üzülürüz. Neyse işte yine öyle bir olay. Beklentimin yüksek olduğundan ötürü filmi pek beğenmediğimi farz ediyorum. Lakin yine de “Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.” diyorum. İzleyenleriniz vardır izlemeyenleriniz vardır. İzlemeyen varsa izlesin derim. İmkanı olan izlesin mi desek? Filmin can alıcı noktası sonuydu aslında. Yazının devamı spoiler içerir, isteyen okumadan kapatabilir izledikten sonra yazıyı okuyabilir. Müessesemiz hep açıktır. Mükemmeli arar dururuz ama hiçbir şey mükemmel olamaz. Filmde Kaan Çaydamlı aşık oluyor. Kadın onun gözünde fazla mükemmel görünüyor. Belki de ilk defa bir kadına tutuluyor. Kadın Kaan’ın her gece başka kadınlarla yatıp kalkmasına tav oluyor. Kadın nişanlı olduğu için kendisine macera arıyor ve Kaan’la birkaç gün takılıyor seks üzerine kurulu birkaç gün geçiriyorlar.
Kaan benden güzel olmasın güzel sevişen bir insan. 40’lı yaşlarında olsa da 20’lik gibi. Kaan kadına aşık oluyor. Arkadaşı Mete onu uyarıyor. Bu kız fazla mükemmel, dikkat et diyor. Sonrasında kız Kaan’ın kendisine his beslediğini anlayınca nişanlı olduğunu itiraf ediyor. “Sürekli seksten bahsediyordun ben de nişan olayından iyice bunaldığım için birkaç günlüğüne özgür olmak istemiştim” diyor. Kaan binevi kızdan kaçıyor. Bu durum kızın zoruna gidiyor bir gün Kaan’a şöyle söylüyor: Ben sana his besleseydim beni de diğer kadınlar gibi ortada bırakacak bir daha arayıp sormayacaktın. Öyle olacaktı değil mi?
Haklı aslında. “İnsanoğlu tuhaftır, her bir lafı kaldırmaz. İbne dersin kızar da sikersin aldırmaz.” Bu söz buraya tam olmadı ama hoşuma gitti yazayım dedim. Aslında oldu bu söz buraya. Nişanlı olduğunu itiraf etmese hala mükemmeldi o kadın onun gözünde. Tek sorun itiraf etmiş olmasıydı. Kızla öyle devam etselerdi kız itiraf etmeseydi her şey mükemmel devam edecekti. Filmin başka üstümüze alınmamız gereken kısmı aslında her ne kadar eğlenceli kendimizi geliştiren bir erkek olsak da gelecek vadeden erkekler daha çekicidir. Doğacak olan çocuklarını düşünmekten midir bilinmez iç güdüsel olarak geleceğini düşünürler. “İnsanın aşık olduğu adamla evlendiği adam her zaman aynı olmuyor. Aşık olduğum ama doğru olmayan adamsın” gibisinden bir kelam ediyor. Kaan, kız nişanlısını terk eder diye düşünürken kendisi ortada kalıyor. Önceki filminde de başka ülkeye gitmişti kız kariyeri için. Geleceğini daha çok düşünüyorlar.
Mükemmelliyetçi Olmak
Bir olay anlatayım size. Anlatıp anlatmamak arasında kararsızdım aslında ama anlatayım. Pelin Su’yu biliyorsunuz hepiniz. O yazıdan sonra olaylar farklı gelişti. Mükemmel denmeyecek bir birlikteliğimiz var. Alfa adamın sevgilisi olur mu len mq. Onunla evde baş başa vakit geçirmek için anneme evi boşalt kız getireceğim dedim sonradan eve gelip ani baskın yapmamasını istediğimden. Hangi akla hizmet söylediysem. Sonra uğraştım durdum evden göndermek için sonunda gönderdim. Eşeğin aklına karpuz kabuğu sokma olayı gibi ben anneme söylememiş olsam eve kız getireceğim diye annem evden çıkardı ve akşama kadar uğramazdı zaten ama söylediğimden dolayı sorun yarattı. Kız geldi vesselam film müzik sohbet muhabbet. Zil çalıyor dedi kız. Benim kulağım az duyuyor bir de gürültü olduğundan zili hiç fark etmedim. Birkaç defa çalmış. Kapıyı açtım annem ve kuzenim. Sinirlerim bozuldu. Birkaç dakika sonra gittiler annem kızı görmek istedi ama göstermedim. Hayır o değil o kadar plan yapmışım günler öncesinden. Böyle pat diye içine dalınca sinir oldum. Onlar gittikten sonra filmi falanda bıraktık. Akşama kadar vakit geçirecektik planım o yöndeydi içine edildi yani.
Her neyse evden çıktık kızın evine doğru yürüyoruz bende sinemaya gideceğim. Kızla kol kola omuz omuza dolanırken kızın kuzenini gördük. Günümüzün içine bir de öyle edildi. Pek aldırış etmedim. Biliyorum çünkü kızlar severse isterse babası görsün sorun etmiyorlar. Hani bir şeyler hisseden kız şatoya hapsedilse camdan saçını sarkıtır. O nedenle pek aldırmadım duruma ama kızın enerjisi düştü belli yani. Evde de birden çıka gelmeleri şok etkisi yarattı. Kuzeni de görünce daha bir kötü oldu. Evlerinin oraya bıraktım kızı gidiyorum salona doğru. Öyle bakınıyorum çevreyi izlemeyi çok severim ben. Etrafı izleye izleye sinema salonuna gittim. Ortalarda bir yer kaptım G-9. Birkaç dakika geç kalmıştım film daha başlamamıştı ama millet yerleşmişti. Ben yerime geçtim 2 yanımda da kızla oğlan öpüşüyorlar falan büyükler ama onun için gelmişler belli yani.
Mükemmelliyetçi insan nedir?
Baktım diğer taraflarda boş oralara doğru kaydım. Filmi izlemek için hazırdım. Filmi izledim düşünüyorum bir yandan. Bir de o günün öncesi dolandırıldım. Forum kurma planım vardı. Hala var. Mükemmel bir forum olacaktı. Ücretsiz üyelik +17 yaş sınırı. Kimlikle kayıt gibisinden. Sonra forum yazılımlarına baktım, çok pahalı. Normal hosta kurulmuyormuş VDS almalıymış. VDS’yi ayarladım. Forum yazılımını alacağım başka başka şeyler çıkıyor. Dedim forumu açarız maaşı yatırırız mesele değil de tutar mı tutmaz mı? Hadi dedim tuttu her ay nasıl öderim bu kadar masrafı. Aradığım tamamen kardeşlik ortamı ama öz kardeşlerin bile birbirine tahammülü kalmamışken benim böyle bir düşünce içinde olmam saçma geldi. Yani kimse kalkıp da tanımadığı birine kitap göndermez. İhtiyacı olduğunda yardım etmez. Karşılıksız iş yapmaz. Öylesiniz beyler. O yüzden 1-2 ay daha ertelemeye karar verdim bu planımı. O değil bu uğurda dolandırıldım. 150TL kadarcık dolandırıldım. Bana asıl koyan miktar değil de dolandırılmış olmamdı. Güvenmiştim ve yarı yolda bırakılmıştım. Onun haricinde o gün annem de 5.000TL yatırım yapmış altcoine oradan batmış.
Darbe üstüne darbe aldığım dönemlerdeyim anlayacağınız. Ben didiniyorum ama bir şeyler bana sürekli engel oluyor. Ben her şeyi yoluna koymak için uğraştıkça bir aksilik oluyor. “Bugün tanrı gibi davrandım: bir hamam böceği gördüm. ters dönmüştü. düzelmek için çabalıyordu. dakikalarca izledim, fakat yardım etmedim.” Tanrı mıdır nedir göklerden gelen bir karar var galiba işlerimi engellemeye çalışıyor ve başarıyor. Onun haricinde site için hosting almıştım araştırmadan almışım yersiz yatırım yapmışım. Oradan da 350TL içeriye girdim. Domaindi şeydi derken. Bu forum olayı bana yıllık 2.000TL kadar bir fiyata patlayacak. O yersiz 350TL ve 150TL dolandırılma olayları olmasaydı lazım olan paranın bir kısmını ayarlamış olurduk. Neyse forumla ilgili ayrı bir yazı yazacağım zaten.
Demek istediğim bu filmi izledikten sonra düşünüyorum ben. Bütün mesele aslında mükemmeli bekliyoruz. Beklenti içindeyiz. Her şey istediğimiz gibi olmalı. Olmazsa mutlu olamayız düşüncesindeyiz. İşin saçma ve garip tarafı gerçekten de öyle oluyor. İstediğimiz şekilde gelişmezlerse olaylar her şey daha da kötüye gidiyor. Annemin eve baskın yapma olayı dolandırılma olayı derken sinirlendim. Sinirlenince başım ağrır ve geçmez 1-2 gün. Geçmedi hala. Onun haricinde tamamen kendi salaklığıma sınava giriş belgemi çıkartmadığım için gece internet kafe aradık durduk. Öyle de yoruldum. Gece kuzen gelmişti o puştta müzik dinliyordu oradan da uykumu pek alamadım. Her türlü yorgundum ve başım ağrıyordu. O baş ağrısı ve uykusuzluk-yorgunlukla sınava girdim. Bildiğim normalde gözüm kapalı çözeceğim soruların çoğunluğunu çözemedim.
Ben o sınavın içinden geçerdim her ne kadar çalışmamış olsam da geçerdim. Lakin başım ağrıdığı için strese girmiştim. Beklenti içindeydim ilk defa sınava girerken. İyi yapmalıydım yoksa şansı kaçırabilirdim. Bu düşünce yapısı beni daha da strese soktuğu için sınavım boktan geçti. Barajı geçeriz ama msü olayı buraya kadarmış. Farkında mısınız mükemmellik beklentim yüzünden işleri nasıl berbat ettiğimin?
Onun haricinde her gün farklı mailler alıyorum okuyorum merak etmeyin. Çoğunuza cevap vermiyorum ilham gelmesini bekliyorum. Gelince yanıtlayacağım. İçlerinden en dikkatimi çeken bir tanesinden bahsedeceğim size. Pelin Su olayından bahsetmiş. Kadınların hiçbiri sevmeye değer vermeye değmez her biriyle yattıktan sonra ardına bakmadan ortada bırakacaksın demiş. Her insanın ilişkilerden beklentisi farklıdır elbette. Lakin bundaki olay kadın düşmanlığı. Söylemiştim size kadınlardan değil abazanlardan nefret edin diye. Onların böyle olmasının sebebinin abazanlar olduğunu söylemiştim. Dinlemiyor musunuz siz beni? Yatıp kalksın kadınlarla aramasın sormasın mesele değil beni alakadar etmez. Benim dikkatimi çeken tek nokta düşmanlık. Hepinizin içinde var bu düşmanlık. Kurtulun bundan. Hanımcı olduğumdan söylemiyorum bunu. Samimi söylüyorum. Her erkek aynı olmadığı gibi her kadın da aynı değil. Temelinde aynı olsa da farklılıklar var, temeli haricinde.
Mükemmel an olmayacak. Mükemmel kadını bulamayacaksınız. Mükemmel bir hayat yaşamayacaksınız. Mükemmel bir eviniz olmayacak. Mükemmel bir vücudunuz olmayacak. Her şey sizin planladığınız gibi gitmeyecek. Çok boktan ve sinir bozucu olaylar yaşayacaksınız. Siz çırpındıkça hayat kafanızdan bastırarak sizi boğmaya çalışacak. Olacak bunlar. Peşin peşin söylüyorum. Bu yüzden beklenti içinde olmayın. Beklentiyi çok alçak tutun daha iyisini görünce sevinirsiniz. Beklentiniz doğrultusunda yani beklentiniz düşük olduğu için düşük bir olayla karşılaşırsanız zaten düşük beklenti içinde olduğunuz için yaşadığınız olay size koymayacaktır.
O izlediğimiz film yarım kaldı. Belki başka bir zaman izleriz belki izleyemeyiz. Belki şimdi ayrılırız belki ben bu yazıyı yazdıktan sonra ölebilirim. Belki o ölebilir. Belki belki belki işte. Belkilerle dolu hayat. Ne olacağını kestirebilsek her şeyi kontrol edebilsek bu kadar zor olmazdı belki ama pekte bir anlamı olmazdı hayatın. Bu yüzden kızla eğlenmeme bakıyorum, yalnızda eğlenebilirim ama bir başkasının hayatını da güzelleştirmek varken niye bunu tek başıma yapayım? O çalıştığınız üniversite sınavından hasta olduğunuz için düşük alabilirsiniz. Her şey mükemmel başlasa da mükemmel devam etmez. Ben biliyorum bir şeyler bir gün bizi ayıracak. Lakin bunu düşünmek yerine anı yaşamaya çalışıyorum. Olabildiğince eğlenmeye tadını çıkarmaya çalışıyorum. Sizde deneyin bunu.
Ben bu blogu açtığımda her şey mükemmeldi açmak istediğimde daha doğrusu. Sonrasında baktım lisansı ayrı dert alan adı ayrı dert seosu ayrı dert hostu ayrı dert. Her şeyi ayrı dert. Reklamı okuyucu bulması daha da ayrı bir dert. Şuan yazmaktan zevk alıyorum bu bana mükemmel hisler hissettiriyor. Lakin belki bir gün sıkılacağım ve hiçbir şey yazmak istemeyeceğim. Benden bir beklentisi olan varsa aranızda beklentiye girmesin dımdızlak kalabilirsiniz. Ben şuan yazmayı seviyorum diye yarın sevecek değilim. Belki yarın aksilik olacak kolum kopacak. Ayaklarımla mı yazayım? Belki yarın gay olacağım. Düşünmüyor değilim. Neil Patrick Harris’in bile gay olduğu şu dünyada bizi harcarlar.
Mükemmelliyetçilik psikolojide de hastalık olarak geçer biraz kurcalarsanız bulabilirsiniz. Biraz akışına bırakmakta yarar var. Beklentiyi düşük tutmak iyidir. Sırf etrafınızdakiler aileniz istiyor diye iyi üniversite belki doktorluk istiyorsunuz. Belki istemediğiniz bir şey ama yapmaya zorlanıyorsunuz. Çünkü doktor olmak mükemmel onlara göre. Siz doktor olamazsanız ailenizin gözünde işe yaramaz bunca yıllık boşa masraf edilmiş bir evlat olacaksınız. Çünkü beklentileri yüksek. Sizin mükemmel bir hayat yaşamanızı istiyorlar. Şahsen ailem bana karışamaz nasıl bir hayatı tercih edeceğime. Sokakta da yaşasam kendim yaşayacağım villada da yaşasam kendim yaşayacağım.
Her neyse bebeklerim. Sizleri seviyorum ama bu yarın sizleri seveceğim anlamına gelmiyor. Görüşmek üzere. Ha bu arada bu msü olayından belki hiç net yapamasam bile koymayacak ama bir sürpriz olursa mutlu olacağım.
youtubedan orijinal kayıtlarını dinleyerek daha d asevebilirsin kaybedenler kulubunu ama ben hic sevmiyorum kisisel olarak da kaan ve meteyi yıllardır takip edip otramlarında da bulundugumdan mıdır bilemiyorum sevemedim.
ayrıca bu kafayı seviyorsan charles bukowski okuman gerekli cunku bukowski bu evrene gelmiş en harika insan ve en muekkeml the red pill adamı tabii the red pilli duysa ona da küfür ederdi rahmetli.
emegine saglık görüşmek üzere
Herhangi bir kız ile tartışma ortamına girmek doğru mu?
Her yere aynı yorumu yapmışsın 😀 Her yere aynı cevabı veriyorum ben de 🙂 Duvarlarla konuş en azından senin sesini sana geri yansıtır mantıklı bir tartışma olur ama kızlarla tartışmak tamamen aptallıktır 😀