Apollo
It's all about power.
- Katılım
- 7 Haziran 2018
- Mesajlar
- 96
- Tepkime puanı
- 261
- Şehir
- Bilecik
Selam kızlar, bu konumda sizlere Ketojenik Diyet'in ne olduğundan ve yararlarından bahsedeceğim. Hayatınıza oldukça fayda katacağını düşündüğüm bir diyet tipi ve ben de yarın itibariyle uygulamaya başlayacağım. Belli bir süre geçtikten sonra vücudumdaki değişiklikleri sizlerle paylaşacağım.
Ketojenik Diyet Nedir?
Ketojenik diyet, en basit anlatımla hayatınızdan karbonhidratı çıkartıp yerini sağlıklı yağlar ve proteinlerle doldurduğunuz diyet tipidir. Genel olarak günlük kalorinizin %65'inin sağlıklı yağlardan, %30'unun proteinden ve kalan %5'in karbonhidrattan gelmesi optimum görülüyor. Tabii ki bunun hesabını tutmanız şart değil, ancak mümkün olduğunca az karbonhidrat almalısınız.
Neler Yiyebiliriz?
Karbonhidrat içermeyen her şey serbest. Şunu belirtmekte fayda var ki, karbonhidratı sıfırlamak imkansız. En basit örneğiyle bu diyette sindirim sistemimizin sağlığı için bol bol lif almamız gerekiyor, bu da bol bol yeşillik ve sebze yememiz anlamına geliyor. Yiyeceğimiz yeşillikler de karbonhidrat barındırırlar, bu yüzden alacağımız karbonhidrat asla sıfırlanamaz. Ancak korkmayın, bitkilerde hücre çeperi olduğu için ve bağırsaklarımız selüloz sindiremediğinden ötürü o kadar da fazla karbonhidrat almamış olacağız.
Kırmızı ve beyaz et, balık eti, yumurta, zeytinyağı ve kuru yemişlerden gelecek sağlıklı yağlar, yoğurt ve diğer hayvansal gıdalar serbest (Sosis ve salam gibi işlenmiş etleri de yemeyin, zararlı. Ama yerseniz üstüne bir de polisten gaçın!). Kuruyemiş derken gidip de kavrulmuş mısır gibi karbonhidrat kaynaklarını tüketmiyorsunuz tabii ki. Bahsettiğim kuru yemişler badem, fındık, kaju, ceviz vs. Bunların yanı sıra her türlü yeşilliği ve sebzeyi bol bol tüketiyoruz. Bağırsak sağlığımız ve vücut fonksiyonlarımız için sebzenin önemini anlatmama gerek yok.
Parçalandığı zaman glikoz açığa çıkaracak her türlü besin yasak. Unlu mamüller, şeker ihtiva eden ürünler, yulaf, buğday, bal, meyveler (evet meyve de yok), limon falan filan hep yasak beyler. Ayrıca süt de içmiyoruz, neden? Süt içerisinde süt şekeri olarak bildiğimiz laktoz var çünkü.
Peki neden böyle bir diyetle kendimizi sufleden falan mahrum bırakalım?
Çünkü aslında doğamıza geri dönüyoruz ve son derece faydalı ! Hassiktir çekmeyin hemen, açıklıyorum.
Burada evrimsel bir ton detaydan bahsediyoruz (yoksa bahsetmiyor muyuz? bahsedelim). Seneler seneler evvel yaşamış olan avcı-toplayıcı atalarımız adları üzerinde avlanarak ve toplayarak yaşamışlar. Avlanarak protein ve yağ depolarını doldururken, toplayarak cüzi miktarda sebze ve meyve elde etmişler. O dönemin şartlarında alınabilen karbonhidrat miktarı, günümüzle kıyaslandığında çok çok alt seviyelerde. Bugün bir kutu kola nereden baksanız 30 gram falan şeker içerir (oha be). Bir dilim pasta ile avcı toplayıcı atalarımızın bir haftalık karbonhidrat rezervine erişiyoruz resmen. Velhasıl kelam, fazla karbonhidrat bizim için iyi bir şey değil. Bu yüzden bu diyet sayesinde olabildiğince karb. alımını kısıyoruz. Peki bu bize nasıl fayda getirecek?
Karbonhidrat alımını minimumda tuttuğumuzda bir hafta sonra falan vücudumuzdaki karbonhidrat depoları boşalmaya başlayacak. Karbonhidrat depoları boşalınca vücut gerekli olan enerjiyi mecburen diğer depolardan, yani yağlardan harcamaya başlayacak. Bu duruma "Ketosis" ismi veriliyor. Vücut ketosis durumuna girdiğinde, artık temel enerji birimi glikoz değil, ketonlar oluyor. Tahmin edebileceğiniz üzere ketonlar yağların parçalanmasıyla ortaya çıkıyorlar. İşin güzel kısmı şu, vücut bu olaya alıştığında son derece stabil ve düzenli bir enerji döngüsü ortaya çıkıyor. Böylece fiziksel ve zihinsel performansımız artıyor (elveda sınav esnasında emiklenen şekerler!).
Vücutta depolanmış yağları kullanmaya başladığınızda kilo vermeye başlıyorsunuz. Karbonhidrat depolarınız boşaldığı zaman hücrelerde tutulan su miktarı da azalıyor. Kısa vadede 2-3kg vermiş gibi gözükebilirsiniz ancak bu sizi yanıltmasın, bu miktar atılan su sebebiyle azalır. Sonraki dönemde vücut yağlardan enerji elde ettikçe gerçek manada kilo vereceksiniz. Bu sürecin hızlı olmasını beklemeyin zira 1 gram karbonhidrat 4kcal iken 1 gram yağ 9kcal içerir. Anladınız olayı. Aynı zamanda bu süreçte su alımınızı arttırmanız gerekecek.
Bu diyet sayesinde stabil ve kesintisiz enerji üretimi yapacaksınız. Bu da kan şekerinizin hoplamasına zıplamasına son vermeniz demektir. Ancak diyabet gibi problemleriniz varsa bu diyet sizin için pek de iyi olmayabilir, doktorunuza danışınız.
Beyin vücutta en çok enerji tüketen yapıdır. Glikoz ile beslenmeye alışmış bir beyin, sürekli dışarıdan takviye isteyecektir. Ancak bu diyet ile ketosis duruma geçtiğimizde beynimize de kesintisiz enerji kaynağı sağlayacağız. Böylece gün içerisinde uyku, dikkat eksikliği, odaklanma problemi gibi ıvır zıvırlar (başka etkenler mevcut değilse) kaybolacaktır.
Dikkat edilmesi gereken şeyler ve sonuç...
Her değişiklikte olduğu gibi, bu değişiklik de belli bir adaptasyon süreci gerektiriyor. Vücudunuzdaki karbonhidrat depoları boşalana kadarki süreçte ve ketosis durumuna geçişte glikoz tetiklenmeleri, kan şekeri düşmesi gibi sorunlar yaşayabilirsiniz. Önemli olan sabırla sürece devam etmenizdir. Ketosis eşiğini aşmayı başarırsanız eski durumunuzdan daha enerjik hissetmeye başlayacaksınız. Unutmayın, karbonhidratı mümkün olduğunca az tüketiyorsunuz, kaçamak yapmak gibi şeyler yok, disiplin şart. Bol bol yeşillik tüketiyorsunuz, bol su içiyorsunuz.
Ketosis durumuna geçtiğinizi idrar sıklığınızın artmasından, ağzınızın kurumasından ve ayırt edebileceğiniz bir ağız kokusundan anlayabilirsiniz. Son gösterge ise açlık krizlerinizin yok olması ve tebrikler, enerjiniz tavan yaptı ! Ağız kuruması ve kokusu gibi problemler geçiyor, merak etmeyin.
Bu diyeti yaparken sporunuzu falan aksatmayın. Aksine ketosis durumuna geçtiğinizde idmanlarınızın da iyi geçtiğine şahit olacaksınız. Ancak profesyonel manada vücut geliştirmeci olacaksanız veya Powerlifting gibi ağır mecralarda yarışmayı planlıyorsanız bu beslenme planı sizin için uygun olmayacaktır.
Son olarak ufak bir yorum eklemek istiyorum. Karbonhidrat içerikli besinler östrojen hormonu üretimini desteklerken (kafamda böyle bir bilgi kalmış, detaylı öğrenmek isteyen lütfen araştırsın) protein ve yağ içerikli besinler testosteron üretimini destekliyor. Bu diyetin hormonal dengeniz üzerinde ciddi yararı olabileceğini düşünüyorum.
Ketojenik Diyet Nedir?
Ketojenik diyet, en basit anlatımla hayatınızdan karbonhidratı çıkartıp yerini sağlıklı yağlar ve proteinlerle doldurduğunuz diyet tipidir. Genel olarak günlük kalorinizin %65'inin sağlıklı yağlardan, %30'unun proteinden ve kalan %5'in karbonhidrattan gelmesi optimum görülüyor. Tabii ki bunun hesabını tutmanız şart değil, ancak mümkün olduğunca az karbonhidrat almalısınız.
Neler Yiyebiliriz?
Karbonhidrat içermeyen her şey serbest. Şunu belirtmekte fayda var ki, karbonhidratı sıfırlamak imkansız. En basit örneğiyle bu diyette sindirim sistemimizin sağlığı için bol bol lif almamız gerekiyor, bu da bol bol yeşillik ve sebze yememiz anlamına geliyor. Yiyeceğimiz yeşillikler de karbonhidrat barındırırlar, bu yüzden alacağımız karbonhidrat asla sıfırlanamaz. Ancak korkmayın, bitkilerde hücre çeperi olduğu için ve bağırsaklarımız selüloz sindiremediğinden ötürü o kadar da fazla karbonhidrat almamış olacağız.
Kırmızı ve beyaz et, balık eti, yumurta, zeytinyağı ve kuru yemişlerden gelecek sağlıklı yağlar, yoğurt ve diğer hayvansal gıdalar serbest (Sosis ve salam gibi işlenmiş etleri de yemeyin, zararlı. Ama yerseniz üstüne bir de polisten gaçın!). Kuruyemiş derken gidip de kavrulmuş mısır gibi karbonhidrat kaynaklarını tüketmiyorsunuz tabii ki. Bahsettiğim kuru yemişler badem, fındık, kaju, ceviz vs. Bunların yanı sıra her türlü yeşilliği ve sebzeyi bol bol tüketiyoruz. Bağırsak sağlığımız ve vücut fonksiyonlarımız için sebzenin önemini anlatmama gerek yok.
Parçalandığı zaman glikoz açığa çıkaracak her türlü besin yasak. Unlu mamüller, şeker ihtiva eden ürünler, yulaf, buğday, bal, meyveler (evet meyve de yok), limon falan filan hep yasak beyler. Ayrıca süt de içmiyoruz, neden? Süt içerisinde süt şekeri olarak bildiğimiz laktoz var çünkü.
Peki neden böyle bir diyetle kendimizi sufleden falan mahrum bırakalım?
Çünkü aslında doğamıza geri dönüyoruz ve son derece faydalı ! Hassiktir çekmeyin hemen, açıklıyorum.
Burada evrimsel bir ton detaydan bahsediyoruz (yoksa bahsetmiyor muyuz? bahsedelim). Seneler seneler evvel yaşamış olan avcı-toplayıcı atalarımız adları üzerinde avlanarak ve toplayarak yaşamışlar. Avlanarak protein ve yağ depolarını doldururken, toplayarak cüzi miktarda sebze ve meyve elde etmişler. O dönemin şartlarında alınabilen karbonhidrat miktarı, günümüzle kıyaslandığında çok çok alt seviyelerde. Bugün bir kutu kola nereden baksanız 30 gram falan şeker içerir (oha be). Bir dilim pasta ile avcı toplayıcı atalarımızın bir haftalık karbonhidrat rezervine erişiyoruz resmen. Velhasıl kelam, fazla karbonhidrat bizim için iyi bir şey değil. Bu yüzden bu diyet sayesinde olabildiğince karb. alımını kısıyoruz. Peki bu bize nasıl fayda getirecek?
Karbonhidrat alımını minimumda tuttuğumuzda bir hafta sonra falan vücudumuzdaki karbonhidrat depoları boşalmaya başlayacak. Karbonhidrat depoları boşalınca vücut gerekli olan enerjiyi mecburen diğer depolardan, yani yağlardan harcamaya başlayacak. Bu duruma "Ketosis" ismi veriliyor. Vücut ketosis durumuna girdiğinde, artık temel enerji birimi glikoz değil, ketonlar oluyor. Tahmin edebileceğiniz üzere ketonlar yağların parçalanmasıyla ortaya çıkıyorlar. İşin güzel kısmı şu, vücut bu olaya alıştığında son derece stabil ve düzenli bir enerji döngüsü ortaya çıkıyor. Böylece fiziksel ve zihinsel performansımız artıyor (elveda sınav esnasında emiklenen şekerler!).
Vücutta depolanmış yağları kullanmaya başladığınızda kilo vermeye başlıyorsunuz. Karbonhidrat depolarınız boşaldığı zaman hücrelerde tutulan su miktarı da azalıyor. Kısa vadede 2-3kg vermiş gibi gözükebilirsiniz ancak bu sizi yanıltmasın, bu miktar atılan su sebebiyle azalır. Sonraki dönemde vücut yağlardan enerji elde ettikçe gerçek manada kilo vereceksiniz. Bu sürecin hızlı olmasını beklemeyin zira 1 gram karbonhidrat 4kcal iken 1 gram yağ 9kcal içerir. Anladınız olayı. Aynı zamanda bu süreçte su alımınızı arttırmanız gerekecek.
Bu diyet sayesinde stabil ve kesintisiz enerji üretimi yapacaksınız. Bu da kan şekerinizin hoplamasına zıplamasına son vermeniz demektir. Ancak diyabet gibi problemleriniz varsa bu diyet sizin için pek de iyi olmayabilir, doktorunuza danışınız.
Beyin vücutta en çok enerji tüketen yapıdır. Glikoz ile beslenmeye alışmış bir beyin, sürekli dışarıdan takviye isteyecektir. Ancak bu diyet ile ketosis duruma geçtiğimizde beynimize de kesintisiz enerji kaynağı sağlayacağız. Böylece gün içerisinde uyku, dikkat eksikliği, odaklanma problemi gibi ıvır zıvırlar (başka etkenler mevcut değilse) kaybolacaktır.
Dikkat edilmesi gereken şeyler ve sonuç...
Her değişiklikte olduğu gibi, bu değişiklik de belli bir adaptasyon süreci gerektiriyor. Vücudunuzdaki karbonhidrat depoları boşalana kadarki süreçte ve ketosis durumuna geçişte glikoz tetiklenmeleri, kan şekeri düşmesi gibi sorunlar yaşayabilirsiniz. Önemli olan sabırla sürece devam etmenizdir. Ketosis eşiğini aşmayı başarırsanız eski durumunuzdan daha enerjik hissetmeye başlayacaksınız. Unutmayın, karbonhidratı mümkün olduğunca az tüketiyorsunuz, kaçamak yapmak gibi şeyler yok, disiplin şart. Bol bol yeşillik tüketiyorsunuz, bol su içiyorsunuz.
Ketosis durumuna geçtiğinizi idrar sıklığınızın artmasından, ağzınızın kurumasından ve ayırt edebileceğiniz bir ağız kokusundan anlayabilirsiniz. Son gösterge ise açlık krizlerinizin yok olması ve tebrikler, enerjiniz tavan yaptı ! Ağız kuruması ve kokusu gibi problemler geçiyor, merak etmeyin.
Bu diyeti yaparken sporunuzu falan aksatmayın. Aksine ketosis durumuna geçtiğinizde idmanlarınızın da iyi geçtiğine şahit olacaksınız. Ancak profesyonel manada vücut geliştirmeci olacaksanız veya Powerlifting gibi ağır mecralarda yarışmayı planlıyorsanız bu beslenme planı sizin için uygun olmayacaktır.
Son olarak ufak bir yorum eklemek istiyorum. Karbonhidrat içerikli besinler östrojen hormonu üretimini desteklerken (kafamda böyle bir bilgi kalmış, detaylı öğrenmek isteyen lütfen araştırsın) protein ve yağ içerikli besinler testosteron üretimini destekliyor. Bu diyetin hormonal dengeniz üzerinde ciddi yararı olabileceğini düşünüyorum.