Alfaloji Forum

Sitemizde şu anda bakım yapılmaktadır. Üyelik istekleri ve konular bakım sonrasında onaylanacaktır.

Yaratıcı Fikir Bulmanın Bilimsel Yolu

Kuşçubaşı

Blog Yazarı
Yönetici
Süper Moderatör
Katılım
9 Nisan 2018
Mesajlar
361
Tepkime puanı
3,201
Şehir
Antalya
509

Fikir nedir ? Ne işe yarar ?

Bu sorular cevabı hem basit, hem de büyük sorulardır. Cevabını bulmak için çok uğraşmanıza gerek yok; etrafınıza şöyle bir göz atmanız yetip de artacaktır bile. Neden mi ? Çünkü etrafınızdaki her şey bir fikirden ibarettir, mesela şu an bu yazıyı okuduğunuz telefonunuz/tabletiniz/bilgisayarınız vaktinde birileri tarafından bir fikir haline getirildi ve tasarlandı. Oturduğunuz sandalye, koltuk vaktinde bir marangozun fikriydi.

Kısacası hayatınızdaki her şey bir fikirdir. Tanrı var mı ya da yok mu bunu tartışmayacağım, ama eğer varsa şunu bilmek gerek ki içinde bulunduğumuz evren dahi bir fikirdir.

Fikrin önemi işte bu kadar mühimdir.

Genelde kaliteli bir fikre sahip olan ve bunu hayata geçiren insanlar başarıyı yakalayan insanlardır. Biz bu insanları Mustafa Kemal Atatürk, Mahatma Gandhi, Fatih Sultan Mehmet, Albert Einstein, Steve Jobs, Bil Gates, Elon Musk ve daha nicesi isimleri ile tanıyoruz. Ama bu insanların hepsini tek bir ortak kümede toplayabilseydik bu kesinlikle "kaliteli fikirleri ve bu fikirleri realiteye aktaracak iradeleri olan insanlar" kümesi olurdu.

Baktığınız zaman, bu insanları bir yere getiren, başarılı/ünlü olmalarını sağlayan yegane şey fikirleridir. Kaliteli bir tohumları var; bunu toprağa ekiyorlar, her gün suluyorlar, bakımını yapıyorlar, zararlı şeylerden koruyorlar, büyüdükçe gerektiğinde buduyorlar ve sonunda karşılarına harikulade bir ağaç çıkıyor. İşte başarılı insanların yaptıkları şey tam olarak budur.

Evet, fikir hakkında genel bir görüş edinmişsinizdir sanırım. Lakin, bir sorunumuz var: iyi güzel hoş ama bu fikri nasıl yakalayacağız ?

İlham perisine rüşvet falan mı teklif etmemiz gerekiyor, ya da peygamber misali vahiy bekler gibi oturup o yaratıcı fikrin gelmesini mi bekleyeceğiz öylece ?

Çok beklersiniz!

Ciddiyim, çok beklersiniz. Ha bekleseniz de bir şey olmaz: o fikir size hiçbir zaman gelmeyecek, gelse bile istediğiniz gibi olmayacak!

Çünkü, bu hayatta her şeyin bir tekniği, matematiği vardır. Baktığınız zaman "şans" unsurunun bile belli bir tekniğe ve hesaplamalara göre hareket ettiğini görürsünüz. Mesela, 10 soruluk bir sınavda çıkacak 5 konunun 4'üne de çalışan birinin sınavda başarılı olma şansı bu konuların sadece 2'sine çalışan birinin şansına göre daha fazla olacaktır. Şans bile bizim yapacağımız hamlelere bağlı yani anlayacağınız.

Durum böyle olunca, fikir dediğimiz kavramın da tekniğe bağlı bir süreç olduğu gerçeğini göz ardı edip de yıllarca o meşhur ilham perisinin gelmesini beklemek aptallıktan başka hiçbir şey değildir. Hem size ihtiyacınız olan fikri vermesini isteyin, hem de bunun için ta ayağınıza kadar gelmesini! Canımın içi böyle şeyler yalnızca romanlarda olur. Biraz centilmen olun ve siz gidin ilham perisinin yanına, düzgünce isteyin.

İşte, bu düzgünce isteme meselesi de teknikle oluyor.

Nasıl mı ? Yalnızca şu 4 bilimsel adımı düzgün bir şekilde uygulamanıza bağlı. Haydi başlayalım o zaman!


1. ADIM: KAYNAK TOPLAYIN



Evet, başlıktan da anlayacağınız üzere toplayabildiğiniz kadar kaynak toplayın fikir istediğiniz alanla ilgili. Mesela, eğer ben spor arabalar konusunda bir fikir üretmek istiyorsam spor arabalara dair birçok bilgi toplamalı ve bunların hepsini gözden geçirmeli, okumalı ve öğrenmeliyim. Yoksa nasıl fikir sahibi olacağım ? Tabi ki, bilmediğim bir alanda da fikir sahibi olabilirim ama buna literatürde "cehalet" deniyor ve fikirlerin en b*ktan olanı budur. Aman diyeyim bu yolu denemeyin. Fikir elde etmek istediğiniz alan hakkında detaylı bir araştırmaya girin.

Ve eminim ki, %80'iniz bu aşamada elenecektir çünkü bu aşama en zor aşama olarak değerlendirilebilir. Neden mi ? Araştıracaksınız, okuyacaksınız, dinleyeceksiniz ve öğreneceksiniz. Bu büyük bir emek gerektiriyor ve hiç de kolay değil, ancak iradeli olanların üstünden kalkabileceği bir sorumluluk.

Hem ne sanıyorsunuz siz, büyük fikirlerin öyle kolayca geldiklerini mi ? Mesela, Atatürk'ün kaynak toplama aşaması yıllarca sürmüştür. Kendisinin çok kitap okuduğunu fark eden Moskova Büyükelçisi Vasıf Çınar "Paşam bu kadar tarih okuyup kafanı yorma, 19 Mayıs'ta Samsun'a kitap okuyarak mı çıktın sanki ?" deyince Atatürk ” Vasıf Bey, bizim çocukluğumuz fakirlikle geçti, elime üç beş kuruş para geçince, bunun mutlaka yarısını kitaba verirdim. O zaman da böyle okurdum. Eğer aksini yapsaydım ben Atatürk olamazdım." demiştir.

Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı'ndan Cumhuriyetin kuruluşuna ve vefat edişine kadarki döneme bakarsanız sürekli tarihteki büyük komutanların, liderlerin, politikacıların başarılı yöntemlerini kendine ve ülkesine uyarlayarak ilerlediğini fark edersiniz. İşte bu da, Atatürk'ün tarih hakkında bitmek bilmez okuma ve kaynak toplama aşkına, sevgisine dayanıyor. Ve biz bugün bu sayede bu topraklar üzerinde yaşayabiliyoruz.

Bu aşamayı gününün %80'ini okumaya yani kaynak toplamaya ayıran meşhur milyarder Waren Buffet'in sözleri ile kapıyorum: “Her gün 500 sayfa okurum. Bilgi sahibi olmak böyle mümkün oluyor. Bilginin işleyişi, bileşik faiz gibi bu şekilde büyür. İsterseniz hepiniz bunu yapabilirsiniz, ancak eminim ki çoğunuz bunu yapmayacaksınız.”

Evet, hepiniz yapabilirsiniz ama birçoğunuz yapmayacaksınız.


2. ADIM: BİLGİYİ SİNDİRİN


Birçok kaynak topladınız, birçok bilgi edindiniz, birçok şey öğrendiniz. Peki şimdi ne yapmanız gerekiyor ? Hani biraz önce ilk aşamada %80'ininizin eleneceğini söylemiştim ya, işte bu aşamada da geriye kalan %20'lik kısımdaki %15 de elenecek. Maalesef beyler, tepede herkese yetecek kadar yer yok. O yüzden bu aşamada birçoğunuz eleneceksiniz. Ne deniyordu buna evrimde ? Doğal Seçilim.

Peki bu aşamada ne yapacaksınız ? DÜŞÜNECEKSİNİZ!

İşte, yapmanız gereken bu. Elinizde birçok lego var ve siz bu legoların her birini kullanarak yeni şekiller oluşturmaya çalışacaksınız. Ne mi demeye çalışıyorum ? Tamam, iyi güzel birçok bilgi edindiniz ama bu bilgileri kullanmadıktan sonra ne işe yaracaklar ki ? Bu bilgileri birbirleri ile kombine etmeye çalışın. Mesela, kadınlarla tanışma konusunda iyi bir tekniğe ihtiyacım var diyelim ve ben bu konu hakkında birçok bilgi toplamış olayım. Bu bilgilerden biri hepinizin bildiği 3 Saniye Kuralı Olsun ve biri de Vur-Kaç Taktiği olsun. Şimdi, bu ikisini birleştirelim: kızı görür görmez 3 saniye içerisinde yanına gidiyorum ve kıza ilgi çeken bir açılış yapıyorum, sonra kızdan cevap alır almaz bir anda kızdan soğur gibi yapıyorum, sonra bir daha aynı Vur-Kaç tekniğini uyguluyorum....

Kötü ya da iyi, ama ortada bir fikir kombinasyonu var. Tıpkı lego oynar gibi, iki ayrı bilgi parçasını alıp ortaya yeni bir kombinasyon çıkartmaya çalıştım. Siz de bunu yapacaksınız: bilgiler ile oynayacaksınız!

Ve bu aşama beyninizi bolca yormak gibi bir dezavantaj içeriyor. Çünkü bu aşamada çokça düşünecek ve yorum yapacaksınız. Fark ettiyseniz başarılı, zeki insanlarda sürekli bir dalgınlık vardır. İşte o dalgınlığın sebebi tam olarak budur. Çünkü bu insanlar elde ettikleri bilgileri birbirleri ile sürekli kombine etmeye odaklanmış durumdalar ve yaratıcı zekalarını da buna borçlular.

Bu insanların akıllarında sürekli "Acaba şu şöyle olsaydı nasıl olurdu ?", "Acaba şunla şu birlikte olabilir mi ?", "Acaba şu da şunun gibi mi ?" ve daha nicesi buna benzer sorular dolanıyor emin olun.

Bu aşamayı yemek yapmaya çok benzetiyorum ben. Mesela, makarna yapmak istiyorsunuz diyelim. Bunun için neye ihtiyacınız var ? En basit haliyle: makarna, tencere, sıcak su, tuz ve yağ. Bunları birleştirirseniz ortaya yenilebilir bir yemek çıkar. Ama mesela bunların hepsinin teker teker yemeye çalışsaydınız nasıl olurdu acaba ? Mesela önce makarnayı paketten çıkarttığınız gibi ağzınıza dökseydiniz ve ardından sıcak suyu ve yağı içip üzerine de biraz tuz yeseydiniz ? Buna "makarna yemeği yedim" diyebilir misiniz ? Hayır, olsa olsa "ben bir gerizekalıyım" diyebilirsiniz bunu yaparsanız.

İşte, yukarıda saydıklarımın hepsini de birer bilgi olarak görün. Siz bu bilgileri kombine ederek ortaya bir fikir çıkartmak istiyorsunuz. Bu bilgilerin hepsi tek başına bir işe yaramaz, bu yüzden siz bunları bir araya getirerek yeni fikirler ortaya çıkartmak için uğraşacaksınız.

Pekala, bu aşamada %15'inizin elendiğini varsayarsak geriye kalan %5 ile yola devam edelim.

3.ADIM: EUREKA!


Hani hep duyarız ya, Newton bir gün bir elma ağacının altında oturuyormuş ve başına bir elma düşmüş, Newton bir anda ayağa kalkmış ve "alayınızın a.na koyayım" demiş....

Yok pardon o öyle değildi, kusura bakmayın.

Demiş ki: "buldum!"

Neyi bulmuş ? Yerçekimini.

Ve yerçekimini keşfeden büyük bir bilim adamı olarak tarihe geçmiş. Peki Newton bunu öyle bir anda mı yapmış ? Yani, Newton her gece meyhanelerde içip içip sapıtan, "Bunların hepsi Osmanlının oyunu yiğenimmm" diyen zırto bir 17.yüzyıl İngiltere vatandaşı mıymış ? Elbette öyle değil. Kendisi, bir matematikçi, fizikçi, astronom, ilahiyatçı ve filozoftur. Yani öyle ağaç altında pineklerken manevi bir güç ya da uzaylılardan falan almamıştır bu bilgiyi. Newton yerçekimini bulmadan önce de, bu konu hakkında onlarca araştırma yapmış, yüzlerce kitap okumuş ve fizik hakkında birçok fikir üretmiştir. Bu sayede de günden güne yerçekimini keşfetmeye yaklaşmıştır. Elbette, işin güzel yanı bu fikrin ona bir anda gelmesidir. İlham perisi olayı da budur.

Siz de bunu yapacaksınız. İlham perisinin ayağına gitme vaktiniz geldi. Bu arada, ilham perisi demişken. Biz ona "ilham perisi" deriz ama ona literatürde "bilinçaltı" deniyor. Evet, size o mükemmel fikirleri veren şey bilinçaltınızdan başkası değildir. Peki bu nasıl oluyor ? Bilinçaltı dediğimiz yapı öylesine komplekstir ki, bizim hiç fark etmediğimiz şeyleri hiç fark etmeksizin halledebilir ve yine hiç fark etmeksizin bize sunabilir ve buna fikirlerimiz de dahildir.

Bir konu hakkında yaratıcı bir fikir bulmak istediniz, bu konu hakkında birçok araştırma yaptınız ve birçok kombinasyon denediniz. Şimdi ne yapmalısınız ? Biraz mola vermeli ve işi ilham perinize yani bilinçaltınıza bırakmalısınız. Artık sahne sırası onda.

Mesela, hiç düşündünüz mü ? Neden Newton yerçekimini bir ağacın altında pineklerken değil de kitap başında konu hakkında deli gibi araştırmalar yaparken bulmadı ? Ya da neden Arşimed hamamda sefa ederken bir anda suyun kaldırma kuvvetini buldu ve o meşhur sözü olan "Eureka(buldum!)"yı bizlere kazandırdı ? Ya da neden Einstein en iyi fikirlerin her seferinde güzel bir uykudan sonra geldiğini söyledi ?

Peki neden bazı Stephenie Meyer, Stephan King, Tolkien gibi meşhur yazarlar röportajlarında en iyi fikirlerin hep gevşedikten, rahatladıktan sonra geldiğini söylediler ?

Peki neden en iyi şarkıcılar ilham perisini yakalamak için hep bir kadeh şarap atıp müzik dinleyerek rahatlama ihtiyacı duyduklarını söylerler ?

Olayı anlamaya başlıyorsunuz, değil mi ? Bu bilinçaltının çalışma yönteminden başka bir şey değildir. Bilinçaltımız tam olarak böyle çalışıyor. Siz elinizden geleni yaptınız ve gerisini bilinçaltınıza bırakın.

Bu aşamada rahatlayın ve hayatın tadını çıkarın, konu hakkında yeterince kafa yordunuz ve artık biraz boş verme zamanınız geldi. Tatile gidin, film izleyin, arkadaşlarınızla buluşun, sevgilinizle sevişin, yatın uyuyun... her ne halt yaparsanız yapın umurumda değil ama konu hakkında kafanızı yormayın artık. Rahatlayın ve bu rahatlık size istediğiniz fikrin gelmesini sağlayacak.

Belki uyanır uyanmaz ya da uykuya dalışınızın en tatlı anında, belki güzel bir manzarayı izlerken, belki tam orgazm anında, belki arkadaşınızın anlattığı bir fıkraya gülerken...

Yani her an gelebilir. Ama bunu beklemeyi de bırakın, nasıl olsa gelecek, ne diye endişe ediyorsunuz ki ?

Şimdi geçelim son aşamamıza.


4.ADIM: FİKRİ BULDUM AMA...

Eureka dostlarım! Eureka! İhtiyacınız olan fikri buldunuz. Sizi tebrik eder ve gözlerinizden öperim. Şimdi gelin şu mükemmel fikrinize bir göz atalım.

Hmmm... Evet, fikriniz güzel hoş ama hala ortada bir sorun var ve ne yazık ki bu sorun yüzünden geriye kalan %5'lik kısımdaki %3'ünüz elenecek. Neden mi ? Fikriniz güzel hoş da, bu fikir realiteyle uyumlu değil.

Nasıl mı ? Bildiğin uyumlu değil işte! Bu fikri gerçek hayata, pratiğe dökemezsin. Eğer bu sorunla karşılaştıysan sana yalnızca iki seçenek sunabilirim: ya 2.aşamaya geri döner ve yeni kombinasyonlar dener, düşünmeye devam eder ve tekrardan bu aşamaya gelmeye çalışırsın ya da fikrinin o kadar da yapmacık olmadığını ve birkaç budama ile gerçek hayata gayet iyi uydurulabileceğine karar verir ve fikrinde düzeltmelere girişirsin.

Yani fikrini realite ile uyumlamak, pratiğe dökebilmek için bazı noktalarında düzeltmeler yaparsın.

Yani dostlarım, bu aşamada üç ihtimaliniz var: ya ihtiyacınız olan fikir tam olarak bulacaksınız, ya fikrinizin realite ile uyumlu olmadığına karar verip 2. aşamaya geri döneceksiniz ya da fikriniz realite ile uyumlu olmasa bile üzerinde düzeltmeler yaparak onu realite ile uyumlu hale getireceksiniz.

Bunlardan hangisini yapacağınız size kalmış, ama şurası kesin ki bu aşamadan yalnızca %2'niz muzaffer bir şekilde çıkabilecek.

TEBRİKLER %2


Velhasılkelam, konu epey bir uzun oldu, ve işin komik yanı yukarıda bahsettiğim o yüzde %2'nin %1'i de bu konuyu çok uzun bularak okuma zahmeti göstermeyecekler ve eleneceklerdir.

Yazık oldu, tembellikleri başarılarının önüne geçti.

O halde, ufak bir düzeltmeye ne dersiniz ?

TEBRİKLER %1

Zaten zirve dediğin yer de tek kişilik değil midir ? ;)

İYİ FORUMLAR!
 
Son düzenleme:
Yazı içeriği kendi fikriniz mi? yoksa herhangi bir kaynağa mı dayanıyor?
 
Yazı içeriği kendi fikriniz mi? yoksa herhangi bir kaynağa mı dayanıyor?

Bazı kısımları bana ait olmakla birlikte bazı kısımları bana ait değil. Mesela bilinçaltını fikir bulmak için kullanmak gibi. Bu zaten bilinen bir olay, yani bilinçaltının bu özelliğini ben keşfetmedim.
 
Son düzenleme:
Bazı kısımları bana ait olmakla birlikte bazı kısımları bana ait değil. Mesela bilinçaltını fikir bulmak için kullanmak gibi. Bu zaten bilinen bir olay, yani bilinçaltının bu özelliğini ben keşfetmedim.
Tabii ki öyle de benim dediğim kısım yorum sizin mi? aldım zaten cevabı
 
Yani bilmiyorum @Kuşçubaşı az önce evrenin genişliğiyle hakkında bir video atmışsın onu izledim. Düşündüm.
İnsanlar neden bunca çabası? Bir gün kara toprağa gömülecekler.
İnsanlar her zaman hiç gereği olmayan, boş boş şeyler düşünür de. Bir gün mutlaka silineceklerini, kara toprağa gireceklerini düşünmezler.
Halbuki benim bir gün bile aklımdan çıkmaz.
Belki de bu iğrenç dünya da sonsuza dek yaşamamak fikri beni huzurlu ediyordur.
Belki de böyle huzurlu olmamın sebebi ölüm düşüncesidir.
Bunca evrenin yoğunluğu halinde, küçük bir atmosfer de var olup, kendimizi boş dertlerimizle yormayı saçma buluyorum.
Dahi olmayı saçma buluyorum.
Kendi mutluluğuma ve hayallerime bağlıyım ben.
Başkalarının övgülerine ve sevgisine değil.
Ben ve hayallerim.
Bir başka dünya değil.
 
Yani bilmiyorum @Kuşçubaşı az önce evrenin genişliğiyle hakkında bir video atmışsın onu izledim. Düşündüm.
İnsanlar neden bunca çabası? Bir gün kara toprağa gömülecekler.
İnsanlar her zaman hiç gereği olmayan, boş boş şeyler düşünür de. Bir gün mutlaka silineceklerini, kara toprağa gireceklerini düşünmezler.
Halbuki benim bir gün bile aklımdan çıkmaz.
Belki de bu iğrenç dünya da sonsuza dek yaşamamak fikri beni huzurlu ediyordur.
Belki de böyle huzurlu olmamın sebebi ölüm düşüncesidir.
Bunca evrenin yoğunluğu halinde, küçük bir atmosfer de var olup, kendimizi boş dertlerimizle yormayı saçma buluyorum.
Dahi olmayı saçma buluyorum.
Kendi mutluluğuma ve hayallerime bağlıyım ben.
Başkalarının övgülerine ve sevgisine değil.
Ben ve hayallerim.
Bir başka dünya değil.
Video nerde youtube filansa ismini söyler misin?
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst