Alfaloji Forum

Sitemizde şu anda bakım yapılmaktadır. Üyelik istekleri ve konular bakım sonrasında onaylanacaktır.

Ben kimim?

Katılım
13 Temmuz 2018
Mesajlar
62
Tepkime puanı
86
Şehir
Çorum
...Annesine, "Babam da bir kutup ayısı mıydı?"
diye soran küçük bir kutup ayısı vardı.
"Elbette senin baban da bir kutup ayısıydı."
"Fakat" diye bir süre sonra devam etti ufaklık
"Anne, sadece bana dedem de bir kutup ayısı mıydı söyler misin?"
"O da bir kutup ayısıydı."
Zaman geçer ve ufaklık annesine sormaya devam eder.
İyi ama ya benim büyük-büyükbabam? O da bir kutup ayısı mıydı?"
"Evet öyleydi fakat niye soruyorsun?"
"Çünkü donuyorum."​

Osho, babamın bir kutup ayısı olduğu söylendi. Büyükbabamın da bir kutup ayısı olduğu söylendi, büyük-büyükbabamın da bir kutup ayısı olduğu söylendi.
Fakat donuyorum bunu nasıl değiştirebilirim? Babanı tanımıştım ve büyükbabanı tanımıştım ve büyük-büyükbabanı da tanımıştım. Ve onlar da donuyordu. Ve onların anneleri de aynı hikâyeyi onlara anlatıyordu. Baban bir kutup ayısıydı ve büyükbaban bir kutup ayısıydı ve büyük-büyükbaban da bir kutup ayısıydı. Eğer donuyorsan, donuyorsun. Bu hikâyelerin bir yararı olmayacak. Bu basitçe kutup ayılarının bile donduğunu kanıtlar. Gerçeğe bak ve geleneklere yönelme ve geçmişe gitme. Eğer donuyorsan donuyorsundur. Ve bu, senin bir kutup ayısı olman bir teselli falan değildir. Bu teselliler insanlığa verilmiştir. Sen ölürken ölürsün; birisi gelir ve şöyle der, "Korkma; ruh ölümsüzdür." Şimdi sen ölüyorsun. Yolun ortasında düşüp ölmekte olan bir Yahudi duymuştum. Bir kalp krizi idi. Bir kalabalık toplandı ve dindar birilerini aradılar, dindar bir insan, bir rahip çünkü adam ölüyordu. Adamın kim olduğunu bilmeden bir Katolik rahip çıkageldi. Ölen adama yaklaştı ve şöyle dedi "İnanıyor musun? Üçlü birliğe inandığını beyan ediyor musun: Tanrı Baba, Kutsal Ruh ve Oğul İsa Mesih?" Ölmekte olan Yahudi gözlerini açtı, "Ben ölüyorum ve o ise bana bilmece soruyor. Şimdi benim bu üçlemeyle ne yapmam gerekiyor? Ölüyorum. Sen ne saçmalıyorsun?" dedi. Bir insan ölüyor ve sen onu, ruh ölümsüz diye teselli edersin. Bu tesellilerin bir yararı yok. Birisi acı çekiyor ve sen ona, "Acı çekme, bu sadece psikolojik" diyorsun. Bu nasıl yardımcı olsun? Onu daha da mutsuzlaştırıyorsun. Bu teorilerin pek bir faydası yoktur. Onlar teselli olmaya, kandırılmaya çalışılır. Eğer donuyorsan donuyorsundur. Baban bir kutup ayısı mı diye sormaktansa bazı egzersizler yap. Zıpla, koş ya da dinamik meditasyon yap; ve donmayacaksın, sana söz veriyorum. Babanı ve büyük babanı ve büyükbüyükbabanı tamamen unut. Sadece kendi gerçeğini dinle. Eğer donuyorsan o zaman bir şey yap. Ve bir şey her zaman yapılabilir. Ancak bu yol değil; sen yanlış yoldasın. Sen sürekli sormaya ve sormaya devam edebilirsin ve elbette zavallı anne seni teselli etmeye devam edecek. Soru güzel, çok anlamlı, son derece önemli, insanlık böyle acı çekiyor. Acıyı dinle. Problemin içine bak ve problemin dışında herhangi bir çözüm aramaya çalışma. Problemin içine doğrudan bak ve her zaman orada çözümler bulacaksın...

...Sen sadece "Ben kimim?... Ben kimim?... Ben kimim?..-" diye sormaya devam et ve bir gün göreceksin ki soru da kaybolmuş. Sadece bir susuzluk kalmış: "Ben kimim?" gerçekten soru değil, bir susuzluk — tüm varlığın susuzluktan titriyor— "Ben kimim?" Ve bir gün göreceksin ki sen dahi orada değilsin: Sadece susuzluk mevcut. Ve varlığının bu yoğun, tutkulu halinin içindeyken ansızın bir şeyin infilak ettiğini fark edeceksin. Ansızın sen kendinle yüz yüze gelmişsindir. Ve sen kim olduğunu bilirsin.
Babana, "Ben kimim?" diye sormanın bir yolu yoktur. O kendisi de kim olduğunu bilmiyor. Büyükbabana ya da büyük-büyükbabana sormanın bir yolu yoktur. Sorma! Annene sorma, topluma sorma, kültüre sorma, medeniyete sorma.
Kendi, en derinindeki özüne sor.
Hakikaten cevabı bilmek istiyorsan içeriye doğru yönel ve bu içe yönelik tecrübeden değişim gelir.
"Bunu nasıl değiştirebilirim?' diye soruyorsun. Onu değiştiremezsin. Önce kendi gerçeğinle yüzleşmek zorundasın ve bu yüzleşmenin ta kendisi seni değiştirecek...



Osho - EGO'yu okuyorum ve sizinle paylaşmak istedim. Ara sıra kitaplarda hoşuma giden kısımları bu şekilde paylaşabilirim.
Pdf isteyen olursa diye bırakıyorum buraya Tıkla.
 
Bir gün bir imparator, büyük bir sufi mistiğinin huzuruna çıkıp kendileri için dua etmesini istemişti. Mistik geldi fakat dua etmeyi reddetti "Bu imkânsız. Sizin için nasıl dua edebilirim?" dedi. "Kişinin kendisi için yapması zorunlu olan birkaç şey vardır. Örneğin bir kadınla sevişmek isterseniz bunu kendiniz yapmak zorundasınız. Bunu sizin adınıza ben yapamam. Ya da burnunuzu sümkürmek isterseniz bunu kendiniz yapmalısınız. Sizin adınıza ben kendi burnumu sümküremem; bunun hiçbir faydası olmayacaktır. Dua da böyledir. Sizin için nasıl dua edebilirim? Siz dua edin. Ben kendim için dua edebilirim" dedi mistik. Ve gözlerini kapattı ve muhteşem bir duanın içine girdi.

Tavsiye çok fazla miktarda sunulan ve asla alınmayan yegâne şeydir. Hiç kimse onu almaz.
Bir ağacın altında oturan iki serseri olduğunu duymuştum. Bir tanesi, "Ben bu hale düştüm çünkü hiç kimsenin tavsiyesini hiçbir zaman dinlemedim" diyordu. Ve diğeri ise, "Kardeşim, ben bu hale düştüm çünkü herkesin tavsiyesine uydum" dedi.
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst