Alfaloji Forum

Sitemizde şu anda bakım yapılmaktadır. Üyelik istekleri ve konular bakım sonrasında onaylanacaktır.

DIN VE BİLİM (din ile bilimi neden birbirine bulaştırmamalıyız? )

Katılım
8 Kasım 2019
Mesajlar
19
Tepkime puanı
31
Yaş
25
Şehir
Eskişehir
Merhabalar, ilk önce belirteyim bu makaleyi telefondan yazıyorum biraz özensiz olabilir, affola.
Birkaç konuda ve cevapta bu alanda bariz hatalar yapıldığını farkettim. Zaten niyetim vardı bu alanda bir makale yazmaya, bu da biraz aracı oldu.

Bilgi edinme yollarımız ana hatları ile ikiye ayrılır. Bilgi dediğimiz olgu ise, suje ve obje arasındaki veri akışı olarak değerlendirilebilmektedir.

1-bilimsel metodoloji
Tarihsel olarak incelendiğinde doğayı sistematik olarak gözlemleme ve durumlar arasindaki neden sonuç ilişkisini bulmaya dayalıdır. Bu neden sonuç ilişkisi zincir halinde modellenebilir, genel olarak bilim tüm olayların birbirleri ile bağlantılı olduğunu savunduğu için, zincirdeki halkalar tam olarak bilinebilir ve her bir halka kendisinden sonrakinin nedeni, kendisinden öncekinin ise sonucudur. Bilimsel bilginin diğer bir özelliği her konuya spektif yani kuşkucu yaklaşmasıdır. Bu kuşkuculuk temelinde var olan teze antitez üretme amacı güder. Yani eğer yerçekimine kuşku ile yaklaşır ve sonucunda gökitimini daha rasyonel temellere oturtarak desteklerseniz, şuana kadar oluşturulmuş koskoca fizik bilimini yerle bir edebilirsiniz.
Fakat yine bilimin içinde temel olgular vardır. Bunlara kuşku ile yaklaşmak pek olası değildir. Bu olgular bilimin dogmatik olmasından değil, aksine gelişken bir yapıya sahip olması yüzündendir. Bu temel olgular bizim bilim dediğimiz bilgiler toplumunun temelini oluşturur.

Hipotez, teori, deney gözlem gibi noktaları şuan anlatmayacağım. Konuyu dallandirmak istemiyorum. Kısaca bilim hakkında genel bir fikriniz olsun istedim.


2-VAHİY KAYNAKLİ BILGI
Dikkat ediniz, metolodolji kelimesini bu alanda kullanmadım. Çünkü bu alanda bir metodoloji söz konusu değildir. Daha çok dogmatik bilgiye dayanır. Bilgiler tanrısal bir kaynaktan geldiğinden ötürü tartışmaya açık değildir. Yorumlama her birey için mümkün bir eylem değildir. Nitekim Buhari'nin Kuran ı anlamak için şart koştuğu şeylere bakabilirsiniz. Bir insanın tüm o şartları anlaması pek mümkün değildir, hele ki söz konusu kişi sıradan birisi ise.
Vahiy kaynaklı bilgi bilimsel bilgi ile ilişkilendirilemez.
Örneğin enbia 30'da big bang a işaret edildiğine inanabilirsiniz fakat bunu ispatlayamazsınız. Ek olarak bu ayet kendi içerisinde farklı nedenlerden dolayı orada bulunur. Bu konu hakkında farkli bir makalede tartışabiliriz.
Vahiy kaynaklı bilgi nesnellikten yoksundur, dibine kadar öznellik ve edebilik taşır. Bu öznel ve nesnel hal kesik okumak yerine ciddi bir okuma gerçeklestirildiğinde anlaşılacaktır. Kutsal kitapların yarısından çoğu nesnel değil öznel, şiirsel betimlemeler içerir. Bu betimlemeler ile bilim yapılamaz. Hiç kimse Golgol okuyarak biyoloji alanında bir makale yazmamıştır, yazamayacaktır. Aynı şekilde hiç kimse Kuran okuyarak bilimsel literatürde adı geçen astronomi alandında bir makale hazırlayamaz.
Kısacası din kendi içerisinde kurduğu dünya da kendi disiplinleri ile var olur. Kelam, tefsir gibi disiplinler, din disiplinleridir. Bilim değildir. O halde kurandan çıkarılan verilerin hiçbiri evrensel nitelik taşıyamaz. Fakat bu durum bireyin özgürlüğünü kısıtlama noktasına da getirilemez. Eğer sizler dünyanın düz olduğuna inanıyorsanız ya da dünyanın kiyamet ile sonlanscagina hatta bu kıyamet esnasında güneşin yön değiştirerek doğacağına inaniyorsanız, bu sizin seçiminizdir. Esas nokta bu seçim hiçkimseye dayatılamaz. Cünkü bu inançtır.

3- Kabul etme ve inanma
Kabul etme durumu, var olan veriler ışığında ulaşılan sonucun, anlıksal olumlanmasıdır.
Mesela şuanki bilim camiyasına göre(bireyler değil, makaleler ve araştırmalar kastediliyor) evrim doğrudur.
Bu sonuç bir kabulleniştir. Yarın elimize geçen bilgi evrimi yalanlayacak olursa o halde evrim yanlıştır diyebiliriz.
Yine bir örnek verelim.
Ateizm, tanrının elimizdeki verilere göre var olmadığını kabul etmektedir.
Eğer ilerleyen günlerde bu gorüş değişirse ateist bireyler muhtemelen(bir kısmı) yeni veriye göre pozisyon alacaklardır.

İnanç ise ikinci bölükde bahsettiğim vahiy ile ilgilidir. Vahiy kaynağının eleştirilemeyeceğini ya da aksinin söz konusu olmadığını anlatmıştık, işte inançta vahiy ile elde edilen bilginin sarsılmaz bir gerçeklik olduğunu idda eder. Bu gerçeklik aksi ispatlansa dahi, inanan kişide güven kaybına yer vermez. Kuşku duyan birey zaten inaçtan çok uzaklardadır.


SONUÇ
"Ya bilimi adam gibi öğreneceksin, ya da bilimden gelene saygı göstereceksin." Celal Şengör

Anlattıklarimı sonuçlandirmadan önce sizden bir isteğim var. Google Schoolar, dünya çapında kamuya açılan makale ve tezleri ücretsiz olarak indirmenize ve okumanıza olanak sağlıyor. Oraya girip din içerisinden herhangi bir konuyu aratın. Çıkan makalelerin hangi bilim dalı altında yazıldığına bakın. Siz yapmadan söyleyeyim, hiçbir bilim dalı din ile ilgili bir konuyu incelemez. (Dini sosyoloji, siyaset gibi sosyal bilimler içersinde değerlendirmezseniz. Ki zaten bunlar da dine kutsiyet olarak değil siyasi doktirinler olarak bakar.) Çünkü bilimin dinin kutsiyei ile işi yoktur. Nitekim fizik biliminin, kafka romanları ile işinin olmaması gibi.
Ek olarak soyleyeyim. Yaradılış fikri üzerine hiçbir bilimsel makale de bulamazsınız(doğa bilimleri ile alakalı)

Demek ki, bilim dinin kutsal boyutu ile ilgilenmez. Tanrının sözleri olduğu idda edilen kelimeler bilim için sadece kelimedir.


Diğer açıdan bakıldığında din, elinden gelidiği kadar her noktasında bilimi kullanmaya çalışır. Bunun temeli ontoloji delilidir. Varoluş üzerine dinsel ispata dayanır. Dinin kendini kanıtlamak istemesi absürt ve gülünçtür.
1 ve 2. Bolumde bahsettigim konuyu detaylica incelerseniz, din ile bilimin temel olarak birbiri ile alakasız olduğunu anlarsınız. Iki disiplinin de birbiri ilr alakası ya da alıp veremediği yoktur. Ikisini birbiri ile karıştırmak aptalliktır.

Din inanmak için vardır
Bilim ise sorgulayarak öğrenmek için.
Lütfen bilimi bilim icerisinde, dini ise din içerisinde kabul edin. Inanıyorsanız inanın, fakat inancınızı bilim üzerinden nesnelleştirme çabasına kapılmayın.


Son olarak bilimi öğrenip, bu bilgiler ile dini eleştirmek ya da dinin uygun olup olmadigini incelemek bilimin amacları arasinda yoktur. Birey bu eyleminde bilimi araç olarak kullanır. Bilimsel bilgiyi dini yorumlamak için kullanması bireyin kendi arzusudur.
Not: makaleyi birkaç güne daha düzgün hale getireceğim. Gündemde bu konular olduğundan bir an önce cevap vermek istedim.
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst