Alfaloji Forum

Sitemizde şu anda bakım yapılmaktadır. Üyelik istekleri ve konular bakım sonrasında onaylanacaktır.

Disiplin vs. New-Age

Kuşçubaşı

Blog Yazarı
Yönetici
Süper Moderatör
Katılım
9 Nisan 2018
Mesajlar
361
Tepkime puanı
3,201
Şehir
Antalya
Disiplin, bana kalırsa hayatımızı istediğimiz noktalara getirmemizi sağlayan "yegane" etmendir.

Nobel Ödüllü bilim insanımız Aziz Sancar'ın da dediği gibi; "çoğu insan zekaya inanır, ben inanmıyorum, bizi birbirimizden ayıran emektir, ben çalışmaya inanıyorum."

Eğer bir insan disiplin, destur sahibiyse istediği alanda ne olursa olsun, önüne ne tür bir engel çıkarsa çıksın daima başarıya odaklanacak ve nihayetinde istediğini elde edecektir.

Şimdilerde her yere veba hastalığı gibi yayılmış olan omurgasız new-age'ciler "hayatı boşverin, her şeyi boşverin, an'ı yaşayın" diyorlar, disiplini-çalışmayı- hedef kovalamayı kötülüyorlar. Mesela bu akımın öncülerinden biri de Osho'dur. Biliyorum bazılarınız beni linç edecek bu laflarımdan dolayı fakat ben bu Osho'dan zerre haz etmiyorum arkadaş, adamın tüm kitaplarını okudum tüm videolarını dinledim ama yok! Bir türlü sevemedim rahmetliyi.

Mesela "Ego" adlı kitabında kendini parasal ve kariyer alanında geliştirme yolunda olan bireylere öyle bir giydirmiş ki, insan okurken hayret ediyor. Şimdi, evvela bir insan ağzından çıkanlar ile yaptığı davranışları uyumlu hale getirecek. Osho abimiz hiç paraya pula değer vermediğini iddia ediyor lakin hayatta olduğu dönemde ABD ve Hindistan'da inşa ettiği "Dinamik Meditasyon Akademileri"ne girmek için dünyanın parasını bayılıyorsunuz. Ha bu paraların öyle hayır kurumlarına falan gittiği de yok, tamamen Osho'nun kurmuş olduğu akademiye kalıyor bu paralar. Yani, ben Osho'nun "paraya değer vermeyin" lafını kabul edip de çalışmayı, para kazanmayı bıraksam Osho'nun kurmuş olduğu akademiye giremiyorum, neden ? Çünkü param yok!

Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu bilader ?
Bana diyorsun "para kazanmayı s*ktir et git hayatını yaşa" ama bana dediğini sen uygulamıyorsun, gidip benden aldığın tonlarca parayla hayatını yaşıyorsun.

Bize parayı, zenginliği, başarıyı kötüle sonra da git aynısını kendin yap, ayıp olmuyor mu acaba biraz ?

Neyse, new-age'cileri daha fazla kötülemek istemiyorum zira zaten kendileri baştan başa bir rezillik. New-Age para tuzağından ötede olabilecek kabiliyete sahip bir akım değildir, çöptür. Sana "parayı sevme" der ama akşam senden cukkaladığı yoga, meditasyon ve saçma sapan terapilerin paralarını sayar:

549


Neyse, konumuza dönelim. Disiplin deyince insanlar genelde olaya biraz daha olumsuz yaklaşıyorlar. "Aman canım biz hiç mi eğlenmeyeceğiz ?" diye sitem ediyorlar, disiplinli insanlar genelde "robot" yaftası yemekten kaçamıyorlar. Oysa ki, aslında tarihe baktığınız zaman tüm insanlık medeniyetini, baştan sona insanlığa dair bildiğiniz tüm medeniyeti disiplin sahibi insanlar inşa etmişlerdir ve etmeye de devam ediyorlar.

Paraya, güce, zenginliğe önem vermeyen Osho'nun memleketi Hindistan'ı görüyoruz, millet açıyor donunu sokağa s*çıyor. Bu mu huzur ? Git o zaman meditasyon yap "omm" diye b*kun pisliğin yanında.

Mesela, bugün eğer bu topraklarda hala "Türk" kimliği adı altında yaşayabiliyorsak bu fevkalade bir disipline sahip olan Mustafa Kemal Atatürk sayesindedir. Atatürk'ün bazı geceler hiç uyumayıp, gözü ağrıdığı zaman ıslak bir tülbentle silip okumaya devam ettiği; gençlik yıllarında yanı başında topların patladığı mermilerin sıkıldığı cephelerde dahi en ufak bir boşluk bulur bulmaz kitap okuduğu biliniyor. Ve Atatürk bu gerçeği "Bizim çocukluğumuz fakirlikle geçti, elime üç beş kuruş para geçince bunun muhakkak yarısını kitaba verirdim. O zaman da böyle okurdum. Eğer aksini yapsaydım ben Atatürk olamazdım ; Türkiye’yi bu hale getiremezdim.. " diyerek açık bir şekilde ifade etmiştir. Yani, aslında Türkiye tamamen "disiplinin ürünü" olan bir ülkedir, Türkiye'yi bu disiplin, bu sorumluluk meydana getirmiştir.

Ve, işin ilginç yanı; tembel ve hayatta hiçbir işe yaramayan insanlar tarafından hiç eğlenmediği iddia edilen ve robot diye yaftalanan disiplinli insanlar aslında hayattan en çok keyif alan insanlardır. Nasıl mı ?

Öncelikle, disiplin demek aslında "beynimizin hoşlanmadığı şeyleri yapmak" demektir, zaten beynimizin hoşlandığı şeyleri sürekli yapıyor olsak bu disiplin olmazdı. Mesela her gün Burger King'den bir büyük menü yemek disiplin değildir, ya da her gün en az 10 saat uyumak bir disiplin değildir. Beyin bunlardan hoşlanır, çünkü enerjisini harcamaz böyle boş işler. Oysa ki kişiyi geliştiren, onun sevmediği şeylerdir.

Görüyorum işte hep sağda solda "sevdiğin işi yap" diyenleri. Bunu diyenler beynin kimyasından zerre anlamayan insanlardır, bakın net diyorum bunu çünkü beyin sevdiği bir aktiviteyi her yapışında bir öncekinden daha az dopamin salgılar ve zamanla bu sevdiğimiz aktivitelerden de sıkılır hale geliriz. Mesela bu aktivitelerin başında "aşk" gelir, ilk haftalar canım cicim haftalarıdır aşkta, iki taraf da birbirini öper sever sevişir çok güzel geçer zaman. Onsuz bir an bile olmaz.

Mustafa Keser'in de dediği gibi; "aklımda fikrimde hep sen varsın..."

Neden ? Çünkü beyin üreyip neslini devam ettirebileceği birini buldu ve aşırı mutlu, deli gibi dopamin salgılıyor!

Ama tabi, her şeyin bir sonu olduğu gibi beyin de artık yavaş yavaş bu durumda sıkılıyor, çünkü sürekli aynı ortam ve aynı kişi ile bir arada. Haliyle kesiyor dopamin akışını. Sonra da görüyoruz işte yıldırım aşkı ile evlenip de 1 yıl sonra "artık o eski enerjimiz yok" deyip ayrılan süper zeki(!) çiftleri.

Yani, burada demek istediğim; beynimizin her şeyden sıkılan boş boğaz bir organ olduğudur. O yüzden onu ne kadar beslemeye çalışırsanız çalışın, hiçbir zaman doymayacak ve hep daha fazlasını ve daha fazlasını isteyecektir. Bu yüzden öyle hiç aman sevdiğim iştir, aman hayatımın aşkıdır vesairedir kapılmayın bu saçmalıklara. Bir süre gönül eğlendirir sonra vazgeçersiniz.

Hayatınızda daima mantıklı kararlar verin ki sonradan canınız yanmasın! Mesela disiplinli bir insan sevmemesine rağmen geleceğini garantiye alan, rahat ve kaliteli bir yaşam sürmesini, ailesine sahip çıkmasını sağlayabilecek bir mesleği seçecektir. New-Age'ci bir insan ise önce "aman aman en sevdiğim mesleğim benimm" diye bir mesleğe sarılacak, sonra o meslekten sıkılacak ve disiplinli insanların kendilerine inşa ettikleri lüks yaşamı görüp kıskanarak "paraya önem vermeyin" diye kitap yazacaktır muhtemelen.

Ve, hani dedim ya "disiplinli insanlar hayattan en çok keyif alan insanlardır" diye, işte bunu dememin ikinci nedeni de yine dopamin salınımı ile alakalıdır. Şimdi burada erkek erkeğeyiz beyler, o yüzden açık konuşuyorum: mesela her gün mastürbasyon yapan bir erkekle 2 haftada bir mastürbasyon yapan erkeğin orgazmdan aldığı zevk aynı mıdır ? Elbette değildir. Neden ? Yukarıda değindiğim nedenden dolayı: beyin sürekli yaptığı şeyden sıkılır.

Disiplinli insanlar beyinlerinin dopamin kanallarını bir süre bekletirler
, askıya alırlar ve işlerini, sorumluluklarını bitirdikleri zaman da bir süreliğine bu kanalları açarlar ve bu sırada birikmiş olan dopamin tıpkı bir barajdan dökülürcesine akar. Beynin işte en sevdiği şey budur. Hatta Tantra, Taocu Seks gibi cinsel ekollerde erkek öyle hemen boşalmaz, gidebildiği kadar gider çünkü bunu yaptıkça beyin dopamini biriktiriyor biriktiriyor ve bir anda hepsini salgılayarak üst düzey bir orgazm yaşatıyor kişiye. Hem sürekli yapmadığı için sıkılmamış oluyor hem de vücuttaki dopamin dengesini bozmamış oluyor.

İşte disiplinli insanların en büyük avantajı da budur.

Bu yüzden, disiplinli olmak hayattan zevk alamamak değildir, hele hele robot olmak hiç değildir.
Başta da dediğim gibi, disiplin sahibi insanlar bugün o disiplinli olmaya laf eden insanların dahi daha rahat bir ortamda yaşayabilmesini sağlayan insanlardır.

Çok fazla konuya değindim aslında bu yazımda, gönül isterdi ki nokta atışı yaparak anlatayım ama içimde kalmış şeyler vardı, onları da aradan çıkartmış oldum, daha sövülecek çok insan ve akım var da neyse...

New-Age ve benzeri omurgasız akımları savunanlar da varsa lütfen önden buyursun: Hindistan Uçak Bileti
 
Son düzenleme:
Sonunda benim gibi düşünen birisine rastlamak güzeldir, kendimi bir kaç aydır salmıştım. Toparlanmam için bir mesaj olmalı.
Disiplin, insanın başarıya ulaşmak için sevmesi gereken yegane şeydir.
Zorlanmalar, ağlamalar, hepsi daha da güçlenebilmek için.

Lütfen, Atamızın emanet ettiği şu ülke için çalışalım. Ülkeyi değiştirmeye başlamak zorunda değiliz, ama kendimizi değiştirmek zorundayız.
 
Oshocular tarafından vurulacağımı bilsem bile fikrimi paylaşmak isterim.
Osho dediğimiz kişi tapınağında rahatça ekmek elden su gölden yaşayan bir adamdır. Onun kitaplarıda manipülatif bir dille yazıldığından dolayı kitabını okuduğumuzda kendimizi mutlu hissederiz.

Cem Yılmaz'ı izlediğimizde güleriz eğleniriz fakat gösteri bitince anlarız ki hayatımıza hiç birşey katmamıştır. Osho'nun kitaplarıda aslında böyledir. Bizi mutlu eder gülümsetir fakat kitap günlük hayatımızda uygulayacağımız elle tutulur gözle görülür şeyler vaat etmez.​
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst