- Katılım
- 28 Mayıs 2020
- Mesajlar
- 107
- Tepkime puanı
- 271
- Şehir
- İstanbul
uzun bir aradan sonra merhaba. adeta çöle dönüşmüş burası.
bugün özel bir gün ve genel ama kısa bir değerlendirme yapmak istiyorum.
umutsuz bir ergenken hayatta yaşamak istediğim her şeyi yaşadım. çok güzel dostluklarım oldu, deliler gibi ve kaliteli bir biçimde eğlendim. birçok kızı ilk gördüğüm andan yarım saat sonra baştan çıkardım, sevgililerim oldu, sabahlara kadar seviştik. bir tanesiyle çok tutkulu bir aşk yaşadık, ardından bolca acı çektim. estetik bir vücudum var, güçlüyüm, dövüşmeyi biliyorum. vücut geliştirme ve kick boks yapıyorum. iyi bir giyim tarzına sahibim. günümün büyük kısmı okumakla geçiyor.
ilk aşamayı başarıyla tamamladım. ikinci aşamada daha büyük ve farklı alanlarda hedeflerim var. ilk aşamayı çoğunluğa göre genç bir yaşta tamamladığım için gururluyum.
gelelim mevzuya. daha önce nihilizmin içine fazla daldığımda elde ettiğin hiçbir şeyin değeri kalmayacağı sorunuyla karşılaşmıştım, net bir çözüm bulamasam da "önce başarayım, sonra düşünürüz" diyerek zihnimde arka plana şutlamayı başarmıştım bu düşünceyi. bu problemin bir kolu olan insan ilişkilerindeki anlamsızlık kafamı kurcalıyor son zamanlarda.
üniversite ortamındayım, istanbul'daki ve tabi ülkedeki sayılı iyi devlet üniversitelerden birindeyim. insanlar son derece samimiyetsiz, sahte. herkesin sosyal adalet savaşçısı olmasını geçiyorum, eğlenceli muhabbet etme kabiliyetine sahip insan neredeyse yok. herkesin dertleri çok aptalca, aldığın montun fiyatını veya tabletinin kalemine ekstra para istediklerini dinlemek istemiyorum ki ben senin. basit ama iddialı bir şakadan bile utanan, insanların alınmasından korkan lavukları istemiyorum ki çevremde.
biriyle kurduğum iletişimi sürdürmek için iki özellikten en az birini arıyorum. ettiğim sohbetten keyif alacağım ya da bana yeni bir şeyler katabilecek, öğretebilecek biri olacak karşımdaki. bunlardan en az birini karşılayamıyorsan seninle harcayacağım vakti okuyarak değerlendirmeyi tercih ederim elbette.
bir de bir zurnaya sap olamadığı halde devasa egoya sahip tipler oluyor. berbat olduğu konuda sana ders, akıl vermeye çalışıyor. ya dümdüz kayman gerekiyor ya da "kırılmasın, boş ver" diye düşünüyorsan iletişimi seyrelterek kesmen. "en çok vakit geçirdiğin 5 kişinin ortalamasısın" muhabbetinden vasıfsız tiplerin hayatında yer etmesine müsaade etmemek de önemli. ayrıca eski arkadaşlarımla da ortak bir ortamım ve derdim kalmadığından ettiğim muhabbetten sıkılmaya başladım. birçok şey zaman kaybı gibi geliyor.
zaman geçiyor, her şey değişiyor, dün kollarında uyuyan veya yediğinin içtiğinin ayrı gitmediği, en ufak mimiksel anlaşmada anırarak gülmeye başladığınız insanlar bugün güzel hatıralardan ve tatlı birer tebessümden ibaret oluyor. geçmişte takılıp kalmamak, sürekli kendini güncellemek ve adapte olmak çok önemli, bazen her ne kadar istemesen de. zira eskiyenlerin ve eskiye takılıp kalanların yeri eskicidir. antikacılarsa eksantrik eskicilerden başka bir şey değildir.
iyi geceler.
bugün özel bir gün ve genel ama kısa bir değerlendirme yapmak istiyorum.
umutsuz bir ergenken hayatta yaşamak istediğim her şeyi yaşadım. çok güzel dostluklarım oldu, deliler gibi ve kaliteli bir biçimde eğlendim. birçok kızı ilk gördüğüm andan yarım saat sonra baştan çıkardım, sevgililerim oldu, sabahlara kadar seviştik. bir tanesiyle çok tutkulu bir aşk yaşadık, ardından bolca acı çektim. estetik bir vücudum var, güçlüyüm, dövüşmeyi biliyorum. vücut geliştirme ve kick boks yapıyorum. iyi bir giyim tarzına sahibim. günümün büyük kısmı okumakla geçiyor.
ilk aşamayı başarıyla tamamladım. ikinci aşamada daha büyük ve farklı alanlarda hedeflerim var. ilk aşamayı çoğunluğa göre genç bir yaşta tamamladığım için gururluyum.
gelelim mevzuya. daha önce nihilizmin içine fazla daldığımda elde ettiğin hiçbir şeyin değeri kalmayacağı sorunuyla karşılaşmıştım, net bir çözüm bulamasam da "önce başarayım, sonra düşünürüz" diyerek zihnimde arka plana şutlamayı başarmıştım bu düşünceyi. bu problemin bir kolu olan insan ilişkilerindeki anlamsızlık kafamı kurcalıyor son zamanlarda.
üniversite ortamındayım, istanbul'daki ve tabi ülkedeki sayılı iyi devlet üniversitelerden birindeyim. insanlar son derece samimiyetsiz, sahte. herkesin sosyal adalet savaşçısı olmasını geçiyorum, eğlenceli muhabbet etme kabiliyetine sahip insan neredeyse yok. herkesin dertleri çok aptalca, aldığın montun fiyatını veya tabletinin kalemine ekstra para istediklerini dinlemek istemiyorum ki ben senin. basit ama iddialı bir şakadan bile utanan, insanların alınmasından korkan lavukları istemiyorum ki çevremde.
biriyle kurduğum iletişimi sürdürmek için iki özellikten en az birini arıyorum. ettiğim sohbetten keyif alacağım ya da bana yeni bir şeyler katabilecek, öğretebilecek biri olacak karşımdaki. bunlardan en az birini karşılayamıyorsan seninle harcayacağım vakti okuyarak değerlendirmeyi tercih ederim elbette.
bir de bir zurnaya sap olamadığı halde devasa egoya sahip tipler oluyor. berbat olduğu konuda sana ders, akıl vermeye çalışıyor. ya dümdüz kayman gerekiyor ya da "kırılmasın, boş ver" diye düşünüyorsan iletişimi seyrelterek kesmen. "en çok vakit geçirdiğin 5 kişinin ortalamasısın" muhabbetinden vasıfsız tiplerin hayatında yer etmesine müsaade etmemek de önemli. ayrıca eski arkadaşlarımla da ortak bir ortamım ve derdim kalmadığından ettiğim muhabbetten sıkılmaya başladım. birçok şey zaman kaybı gibi geliyor.
zaman geçiyor, her şey değişiyor, dün kollarında uyuyan veya yediğinin içtiğinin ayrı gitmediği, en ufak mimiksel anlaşmada anırarak gülmeye başladığınız insanlar bugün güzel hatıralardan ve tatlı birer tebessümden ibaret oluyor. geçmişte takılıp kalmamak, sürekli kendini güncellemek ve adapte olmak çok önemli, bazen her ne kadar istemesen de. zira eskiyenlerin ve eskiye takılıp kalanların yeri eskicidir. antikacılarsa eksantrik eskicilerden başka bir şey değildir.
iyi geceler.