Alfaloji Forum

Sitemizde şu anda bakım yapılmaktadır. Üyelik istekleri ve konular bakım sonrasında onaylanacaktır.

Ekşi de gördüğüm gardiyan kadın teorisi

Katılım
1 Ağustos 2018
Mesajlar
95
Tepkime puanı
89
Şehir
Denizli
Yazıyı harfi harfine bırakıyorum yazar adinidabu gerçek mıdır düşünceleriniz ne ?

günümüz gönül ilişkilerinde/evliliklerde kadının rolünü tanımlayan, anlatan çarpıcı bir teoridir.

konuyu özetleyerek anlatmaya çalışayım. bu teori, mgtow felsefesinin aydınlattığı bir bilinçle kadının modern dünyadaki rolünü analiz ettiğimizde karşımıza çıkan korkunç gerçeği anlatır.

yani, günümüz modern kadını, erkekleri hizada tutmak ve erkeklerin yaratıcılığını, üretimini, gelişimini baskılayarak onların sisteme/politikacılara/siyasetçilere/sistemin lordlarına itaat eden köleler olarak varlığını sürdürmeleri için görevlendirilmiş bir gardiyandır.

daha net anlaşılması için bir örnek veremeye çalışayım.

siz şimdi çok yetenekli ve girişimci ruhlu bir gençsiniz diyelim. hayalleriniz var, iş kuracaksınız, büyüyeceksiniz, icatlar, keşifler yapacaksınız, ürünler ve hizmetler üreteceksiniz...

bu motivasyon, aslında her genç erkeğin içinde var olan bri tutkudur ve on binlerce yıldır insanlığın gelişimini hep bu motivasyon sağlamıştır. yeni kıtaların keşfi yeni bilimsel icatlar, teknoloji, medeniyet hep bu motivasyon sayesinde mümkün olmuştur.

yani şöyle düşünün... vikinglerin efsanevi lideri genç yaşında kafayı takıp, bu toprakların batısında, denizin ilerisinde bereketli topraklar olduğuna dair efsaneler var ve ben denizleri aşacak özel bir gemi yapıp gidip oraları keşfedip tarım yapacağım diye kafaya takmasa... vikingler, yani kuzey avrupa toplumları o soğuk ve çorak kuzey avrupa adalarından hiç çıkabilecekler miydi?

ya da tesla adında genç bir adam, bu elektrik ve enerji dediğimiz hadisenin, bildiğimizin çok ötesinde sırları var diye kafaya takıp beynini, enerjisini, mesaisini bu merakına odaklamasa, tesla'nın keşfettiği bilimsel verileri insanlık ancak 100 sene sonra keşfedebilecekti ve medeniyetimiz muhtemelen şu anda 100 yıl geride olacaktı.

ya da, bill gates isminde gözlüklü, sivilceli, herkesin nerd diye alay ettiği bir çocuk, bilgisayarların sadece fabrikalarda çalışan soğuk iş makineleri olmasına gerek yok diyerek, kendini o bilgisayarları herkesin anlayabileceği ve kullanabileceği bir işletim sistemi geliştirmeye adamasaydı, siz şu anda eliizdeki telefonlarla whatsapp'tan nuriye'ye naber güzellik diye yürüyebilecek miydiniz? hayır.

fakat, bu noktada önemli bir detay var, onu görebiliyor musunuz? bu keşifleri, icatları yapanlar hepsi de tüm bu başarılarını kadınlardan uzak oldukları dönemlerde yapmış insanlar.

yani etraflarında, "nuri beni seviyorsan, bana yüzük alırsın. beni seviyorsan gelip beni ailemden istersin, beni seviyorsan o işle uğraşmayı bırakıp bi mağazada işe girersin, maaşın belli olur, kredi çekip evimizi kurarız, düğünümüzü yaparız," diye kafa düdükleyen kızların olmadığı adamlar bunlar.

dikkat ettiyseniz, çevrenizde bir kız belirdiği andan itibaren, yaratıcı enerjinizi sülük gibi emmeye ve sizi sabote etmeye başlıyor. sizi, yaratan, geliştiren, üreten bir erkek olmaktan alıkoyup sizi hizmet eden bir uşağa çevirmeye başlıyorlar. elbette, sözüm yanlış anlaşılmasın, maaşı, bordrolu bir iş uşaklıktır demiyorum ama yaratıcı enerjiniz ve girişim cesaretiniz olduğu sürece, girdiğiniz işte de, şirkette de yaratıcılığınızla fark yaratır, katma değer yaratır, rakip firmaları sollayan ürünler geliştirirsiniz ve o şirket içinde değeriniz artar, geliriniz artar, kariyeriniz büyür. ama bunun için bile, cesur olmalı, mesai harcamalı, zaman harcamalı, enerji harcamalısınız.

fakat ne yazık ki, başınızda gardiyan bir kadın durduğu sürece, o enerjiyi, o zamanı, o mesaiyi yaratıcı enerjinize yönlendiremezsiniz.

çünkü gardiyan kadın, küçük yaşlarından itibaren prenses masallarıyla beyni yıkanıp robotlaştırılmış bir kurbandır ve görevi de evlendiği adamın düzenin kurallarına uyup sıradan bir hayat yaşayarak, mevcut düzeni bozabilecek girişimlerde bulunmasını engellemesidir.

düşünsenize, koskoca siyasi partiler, dini kurumlar, devletler tıkır tıkır işleyen bir düzen kurmuşlar, aşağıda çalışan milyarlarca keriz var, bunların sürekli sorgulamadan ve itiraz etmeden çalışıp yarattoğı üretimi sayesinde dünya nüfusunun %1'inden azını oluşturan elitler lüks ve sefahat içinde yaşıyor. ama her zaman için, bu düzeni bozabilecek bir martin luther çıkıp, papa'nın söğüşlediği kitenin yarısını uyandırıp akıllandırabilir.

bunun gibi felaketlerin yaşanmaması ve insanların düzenden/sıradan/sürüden çıkmaya cesaret edememesi için tüm bu insanların başına bir gardiyan dikmek gerekir. işte o gardiyan, sevgilinizdir, karınızdır, hayatınızdaki kadındır.

siz ne zaman farklı bir girişimle cesurca bir hamle yapıp sürüden ayrılacak gibi olsanız, gardiyanınız gelir ve der ki: "necati eğer bunu yaparsan, işsiz kalabilirsin, maaşını alamazsın, bana ve çocuğuna zaman ayıramazsın ve o zaman evliliğimiz bozulur ve haliyle artık benim pembiş kukişkomu da pompişleyemezsin. eğer seni sevmeme devam etmemi istiyorsan, sürünün içinde kal, itaat et ve her ay garanti maaşını alıp benim pahalı mücevherlerin, tatillerim, gösteriş merakım için taksitleri ödemeye devam et. yoksa bay bay anam."

20'li yaşlarda, sokacak delik aradığınız en abazan dönemlerinizde ne yazık ki, hepiniz bu tuzağa düşüyorsunuz ve o kızın kukişkosunu pompişlemek için ömrünüz boyunca altından kalkamayacağınız borçların altına giriyorsunuz. ileride o borçları artık kapatabilecek ekonomik gücünüz olsa da bu kez yasal olarak sizi mahkum ediyorlar ve ömür boyu nafakalarla yine sürüden çıkmadan itaat etmenizi sağlıyorlar.

gördüğünüz gibi, siz aslında salak salak gidip bir kadına aşık olup onunla hayat arkadaşlığı kurmayı, aile kurmayı, mutlu, huzurlu, sevgi dolu bir yaşam kurmayı planlarken, aslında o kız, küçük yaşından itibaren öğrendiği, televizyonlardan, medyadan beynine enjekte edilmiş prenses sendromu ile kendini sizin gardiyanınız olarak konumlandırıyor ve bir daha ömür boyu o çukurdan çıkamıyorsunuz.

bir dahaki sefer, sizden gelinlik, düğün, mücevher, hediye, gösteriş isteyen sevgilinize iyi bakın... benim sözlerime, uyarılarıma değer vermiyorsanız, kendin gözlerinizle görün... o kıza, mualla ben işi bırakıp hayallerimin peşinden gideceğim ve girişimde bulunacağım, kendimi eğiteceğim, sevdiğim işi ve uğraşı yapmak için iki sene, üç sene parasız kalacağım, zor şartlarda yaşayacağım deyin...

bakalım ne cevap alacaksınız?

ayrıca şunun da altınız çizmemiz lazım genç dostlarım...

kadınların gardiyanları olduğunu anlayabilecek erkeklerin sayısı çok fazla değil. yani, bağcılar'da bilardo salonunda elinde sigarasıyla delikanlıcık oynayıp mahalledeki kezbana düğün yapmak için babasından para dilenen bir apaçinin, gardiyan kadın teorisini anlaması, mgtow'u çözümleyebilmesi, kendini modern dünyanın kurban damat rolünden kurtarabilmesi mümkün değil. dolayısıyla, dünyadaki ütün erkekleri kurtarmamız da mümkün değil.

ama siz, hayatınızda bir seçim yapma dönemindesiniz. okumuş, eğitimli, kafası basan bilinçli gençlersiniz. hayatınıza bir yön verme dönemine girdiniz. şimdi bir seçim yapacaksınız... hayatınızdaki kritik seçim de şu:

bağcılar'daki bilardo salonunda sigara içip kezban komşu kızıyla evlenecek keriz damat mı olmak istiyorsunuz, yoksa hayatınızı yüksek bir bilinçle, okuyarak, öğrenerek, gelişerek, üreterek, mutlu ve sağlıklı bir farkındalıkla yaşayan güzel adamlar mı olmak istiyorsunuz?

seçim sizin.

unutmayın, kadınlar sevgiliniz değil gardiyanınızdır, dostlar.

daha da ileri okumalar yapmak isterseniz şunlara göz atmanızı öneririm:

(bkz: üretimin önündeki en büyük engel türk kadınıdır/@okunmaz adam)
(bkz: mgtow/@frege)
(bkz: mgtow/@okunmaz adam)
(bkz: o kız yok)

02.04.2019 16:28 ~ 17:00 frege
 
Kaliteli yazı , özgün akıcı .. Katılıyorum .
 
Yazıyı harfi harfine bırakıyorum yazar adinidabu gerçek mıdır düşünceleriniz ne ?

günümüz gönül ilişkilerinde/evliliklerde kadının rolünü tanımlayan, anlatan çarpıcı bir teoridir.

konuyu özetleyerek anlatmaya çalışayım. bu teori, mgtow felsefesinin aydınlattığı bir bilinçle kadının modern dünyadaki rolünü analiz ettiğimizde karşımıza çıkan korkunç gerçeği anlatır.

yani, günümüz modern kadını, erkekleri hizada tutmak ve erkeklerin yaratıcılığını, üretimini, gelişimini baskılayarak onların sisteme/politikacılara/siyasetçilere/sistemin lordlarına itaat eden köleler olarak varlığını sürdürmeleri için görevlendirilmiş bir gardiyandır.

daha net anlaşılması için bir örnek veremeye çalışayım.

siz şimdi çok yetenekli ve girişimci ruhlu bir gençsiniz diyelim. hayalleriniz var, iş kuracaksınız, büyüyeceksiniz, icatlar, keşifler yapacaksınız, ürünler ve hizmetler üreteceksiniz...

bu motivasyon, aslında her genç erkeğin içinde var olan bri tutkudur ve on binlerce yıldır insanlığın gelişimini hep bu motivasyon sağlamıştır. yeni kıtaların keşfi yeni bilimsel icatlar, teknoloji, medeniyet hep bu motivasyon sayesinde mümkün olmuştur.

yani şöyle düşünün... vikinglerin efsanevi lideri genç yaşında kafayı takıp, bu toprakların batısında, denizin ilerisinde bereketli topraklar olduğuna dair efsaneler var ve ben denizleri aşacak özel bir gemi yapıp gidip oraları keşfedip tarım yapacağım diye kafaya takmasa... vikingler, yani kuzey avrupa toplumları o soğuk ve çorak kuzey avrupa adalarından hiç çıkabilecekler miydi?

ya da tesla adında genç bir adam, bu elektrik ve enerji dediğimiz hadisenin, bildiğimizin çok ötesinde sırları var diye kafaya takıp beynini, enerjisini, mesaisini bu merakına odaklamasa, tesla'nın keşfettiği bilimsel verileri insanlık ancak 100 sene sonra keşfedebilecekti ve medeniyetimiz muhtemelen şu anda 100 yıl geride olacaktı.

ya da, bill gates isminde gözlüklü, sivilceli, herkesin nerd diye alay ettiği bir çocuk, bilgisayarların sadece fabrikalarda çalışan soğuk iş makineleri olmasına gerek yok diyerek, kendini o bilgisayarları herkesin anlayabileceği ve kullanabileceği bir işletim sistemi geliştirmeye adamasaydı, siz şu anda eliizdeki telefonlarla whatsapp'tan nuriye'ye naber güzellik diye yürüyebilecek miydiniz? hayır.

fakat, bu noktada önemli bir detay var, onu görebiliyor musunuz? bu keşifleri, icatları yapanlar hepsi de tüm bu başarılarını kadınlardan uzak oldukları dönemlerde yapmış insanlar.

yani etraflarında, "nuri beni seviyorsan, bana yüzük alırsın. beni seviyorsan gelip beni ailemden istersin, beni seviyorsan o işle uğraşmayı bırakıp bi mağazada işe girersin, maaşın belli olur, kredi çekip evimizi kurarız, düğünümüzü yaparız," diye kafa düdükleyen kızların olmadığı adamlar bunlar.

dikkat ettiyseniz, çevrenizde bir kız belirdiği andan itibaren, yaratıcı enerjinizi sülük gibi emmeye ve sizi sabote etmeye başlıyor. sizi, yaratan, geliştiren, üreten bir erkek olmaktan alıkoyup sizi hizmet eden bir uşağa çevirmeye başlıyorlar. elbette, sözüm yanlış anlaşılmasın, maaşı, bordrolu bir iş uşaklıktır demiyorum ama yaratıcı enerjiniz ve girişim cesaretiniz olduğu sürece, girdiğiniz işte de, şirkette de yaratıcılığınızla fark yaratır, katma değer yaratır, rakip firmaları sollayan ürünler geliştirirsiniz ve o şirket içinde değeriniz artar, geliriniz artar, kariyeriniz büyür. ama bunun için bile, cesur olmalı, mesai harcamalı, zaman harcamalı, enerji harcamalısınız.

fakat ne yazık ki, başınızda gardiyan bir kadın durduğu sürece, o enerjiyi, o zamanı, o mesaiyi yaratıcı enerjinize yönlendiremezsiniz.

çünkü gardiyan kadın, küçük yaşlarından itibaren prenses masallarıyla beyni yıkanıp robotlaştırılmış bir kurbandır ve görevi de evlendiği adamın düzenin kurallarına uyup sıradan bir hayat yaşayarak, mevcut düzeni bozabilecek girişimlerde bulunmasını engellemesidir.

düşünsenize, koskoca siyasi partiler, dini kurumlar, devletler tıkır tıkır işleyen bir düzen kurmuşlar, aşağıda çalışan milyarlarca keriz var, bunların sürekli sorgulamadan ve itiraz etmeden çalışıp yarattoğı üretimi sayesinde dünya nüfusunun %1'inden azını oluşturan elitler lüks ve sefahat içinde yaşıyor. ama her zaman için, bu düzeni bozabilecek bir martin luther çıkıp, papa'nın söğüşlediği kitenin yarısını uyandırıp akıllandırabilir.

bunun gibi felaketlerin yaşanmaması ve insanların düzenden/sıradan/sürüden çıkmaya cesaret edememesi için tüm bu insanların başına bir gardiyan dikmek gerekir. işte o gardiyan, sevgilinizdir, karınızdır, hayatınızdaki kadındır.

siz ne zaman farklı bir girişimle cesurca bir hamle yapıp sürüden ayrılacak gibi olsanız, gardiyanınız gelir ve der ki: "necati eğer bunu yaparsan, işsiz kalabilirsin, maaşını alamazsın, bana ve çocuğuna zaman ayıramazsın ve o zaman evliliğimiz bozulur ve haliyle artık benim pembiş kukişkomu da pompişleyemezsin. eğer seni sevmeme devam etmemi istiyorsan, sürünün içinde kal, itaat et ve her ay garanti maaşını alıp benim pahalı mücevherlerin, tatillerim, gösteriş merakım için taksitleri ödemeye devam et. yoksa bay bay anam."

20'li yaşlarda, sokacak delik aradığınız en abazan dönemlerinizde ne yazık ki, hepiniz bu tuzağa düşüyorsunuz ve o kızın kukişkosunu pompişlemek için ömrünüz boyunca altından kalkamayacağınız borçların altına giriyorsunuz. ileride o borçları artık kapatabilecek ekonomik gücünüz olsa da bu kez yasal olarak sizi mahkum ediyorlar ve ömür boyu nafakalarla yine sürüden çıkmadan itaat etmenizi sağlıyorlar.

gördüğünüz gibi, siz aslında salak salak gidip bir kadına aşık olup onunla hayat arkadaşlığı kurmayı, aile kurmayı, mutlu, huzurlu, sevgi dolu bir yaşam kurmayı planlarken, aslında o kız, küçük yaşından itibaren öğrendiği, televizyonlardan, medyadan beynine enjekte edilmiş prenses sendromu ile kendini sizin gardiyanınız olarak konumlandırıyor ve bir daha ömür boyu o çukurdan çıkamıyorsunuz.

bir dahaki sefer, sizden gelinlik, düğün, mücevher, hediye, gösteriş isteyen sevgilinize iyi bakın... benim sözlerime, uyarılarıma değer vermiyorsanız, kendin gözlerinizle görün... o kıza, mualla ben işi bırakıp hayallerimin peşinden gideceğim ve girişimde bulunacağım, kendimi eğiteceğim, sevdiğim işi ve uğraşı yapmak için iki sene, üç sene parasız kalacağım, zor şartlarda yaşayacağım deyin...

bakalım ne cevap alacaksınız?

ayrıca şunun da altınız çizmemiz lazım genç dostlarım...

kadınların gardiyanları olduğunu anlayabilecek erkeklerin sayısı çok fazla değil. yani, bağcılar'da bilardo salonunda elinde sigarasıyla delikanlıcık oynayıp mahalledeki kezbana düğün yapmak için babasından para dilenen bir apaçinin, gardiyan kadın teorisini anlaması, mgtow'u çözümleyebilmesi, kendini modern dünyanın kurban damat rolünden kurtarabilmesi mümkün değil. dolayısıyla, dünyadaki ütün erkekleri kurtarmamız da mümkün değil.

ama siz, hayatınızda bir seçim yapma dönemindesiniz. okumuş, eğitimli, kafası basan bilinçli gençlersiniz. hayatınıza bir yön verme dönemine girdiniz. şimdi bir seçim yapacaksınız... hayatınızdaki kritik seçim de şu:

bağcılar'daki bilardo salonunda sigara içip kezban komşu kızıyla evlenecek keriz damat mı olmak istiyorsunuz, yoksa hayatınızı yüksek bir bilinçle, okuyarak, öğrenerek, gelişerek, üreterek, mutlu ve sağlıklı bir farkındalıkla yaşayan güzel adamlar mı olmak istiyorsunuz?

seçim sizin.

unutmayın, kadınlar sevgiliniz değil gardiyanınızdır, dostlar.

daha da ileri okumalar yapmak isterseniz şunlara göz atmanızı öneririm:

(bkz: üretimin önündeki en büyük engel türk kadınıdır/@okunmaz adam)
(bkz: mgtow/@frege)
(bkz: mgtow/@okunmaz adam)
(bkz: o kız yok)

02.04.2019 16:28 ~ 17:00 frege
Bende babam nasıl böyle azimli ve sağlam duruyor diyordum.Meğer onu tüketmeyip arkasında duran annem sayesindeymiş 😀
 
Gerçekten beni anlatmışsın çünkü hep böyle düşünüyorum zamanımı beynimi geliştirecek şeylere yöneltsem kendimi farklı biri gibi hissediyorum daha çok düşünüyorum yaratıcı oluyorum tabi bunlar kızları düşünmeden oluyor bayağı zaman geçince testosteron tavan yapıyor ve bir şekilde geliyorlar gardiyanlar aklıma sonra sosyal medyadan yürümeler ve bir süre böylece zamanın içine ediyorum içinden de çıkamıyorum oysa aklımda hep şu bütün zamanımı iyi şeyler düşününce faydalı şeyler yapacağıma inanıyorum çünkü zaman emek harcıyorsun beynin daha iyi çalışıyor işde bunu devam ettirmek zor bu başarılı insanlar bunu nasıl başarıyor hep bunu düşünürüm.Bir delik için çoğu erkek yıllarını heba ediyor bunları düşünerekten bende bunların içindeyim azgınlık hadsafhada böyle oluncada insan kendini nasıl bu durumlardan arındıracak da başarılı olacak işde bu işleri de çok nadir insanlar başarıyor keşke o insanlardan biri olsaydım s*kmişm kadınları hayatımızı s*ktiler a*cıklar
 
Bu felsefeyi bu forumda sanırım ilk ben yazdım dedim ki siz önce karakterinizi geliştirin, eğitiminizi yapın işinizi kurun kendiniz geliştirin daha sonra kadınlar zaten gırla gelecek, Ve seni tebrik ediyorum ve artık sevdiğim bir arkadaşımsın teşekkür ederim bu yazı için istediğin zaman bana yazabilirsin dostum :)
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst