Alfaloji Forum

Sitemizde şu anda bakım yapılmaktadır. Üyelik istekleri ve konular bakım sonrasında onaylanacaktır.

Endsieg/2 "Soyluyum ve Her Kadınla Sevişebilirim"

Katılım
11 Şubat 2019
Mesajlar
149
Tepkime puanı
340
Şehir
Ankara
Önsöz: Beyler bu aralar kronik yorgunlukla yüzleşiyorum. Her gece en erken 2-2:30 gibi yatıyorum ve gırla kafein tüketiyorum. Bazen ifadelerimin anlam eksikliği oluyor, eğer bu yazıda olursa mazur görmenizi istiyorum.

Perde 2, Sahne 2
Bu aralar Machiavelli'nin "Prens" adlı kitabını okuyorum. En azından sabahtan beridir okuyorum, bu günlerde Ankara'da kitap fuarı var ve bulmuşken alayım dedim :p

Gelgelelim, Machiavelli kitabında genel olarak kitabında "Prenslik" diye hitap ettiği monarşik yönetimlerin türlerine ve durumlara göre avantaj ve dezavatajlarına ve bunların nasıl çökertilebileceğine değiniyor. Şimdi, kitabın ikinci bölümü olan "Soydan Gelme Prenslikler Üzerine" kısmından ufak bir alıntı yapacağım.

"Ben derim ki, prensin ailesine alışık olan soydan gelme prensliklerde, meydana gelen olaylara karşı prensin atalarının usullerine sadakatten ayrılmaması gerektiği için yeni prensliklere oranla prensliği elde tutmak daha kolaydır."

Yani, köklü bir ailenin ortalama oğlu ile sonradan güç kazanmış bir ailenin hırslı oğlunu karşılaştırırsak muhtemelen ilk seçenek kazanacaktır. Zira geçmişten gelen stabilitesi ve popülerliği onu insanların gözünde güzel bir bonus ile başlatacaktır.

Peki bunu nasıl "Alfa Aile Kavramı" ya da "Kadınların Önyargısı" konularına bağlayabiliriz?
Günümüzdeki var olan en güçlü pick-up artistler ve alfaların hikayeleri çoğunlukla ailelerinden ve toplumdan gördükleri hezimet sonucu değişime karar vermeleriyle, yani bir iç savaşla başlıyor. Bu durumda, bu adamların çoğu "hırslı, stabilitesi olmayan ve hayalperest" traitleri ile ele alacağımız insanlar. Yani "alfa-aile" kavramı son birkaç yüzyıldır çok çok çok nadir hale inmiş durumda. Napolyon ve Habsburg Hanesi'nden doğma herhangi birisini düşünün. Napolyon, muhtemelen ele alacağımız adamdan katlarca kurnaz, katlarca zeki ve katlarca maskülen olacaktır. Fakat, unutmayın ki; Napolyon'un onca artısına rağmen kendisine rahatlıkla gözünü hırs bürümüş ve kana susamış diyebiliriz (ki bunlar sonradan görme birisinin tutumlarıdır) ve bu tutumlarının onun sonunu hazırladığını da açık bir biçimde görebiliriz. Avrupa'da ona sadık kalmış dostlarının, yine zamanında kendisinin şehirlere "prens" ve "kral" olarak atayıp aslında şehir devletleri kıvamında derebeyi yaptığı silah arkadaşları ve yakın dostlarının olduğunu görürüz. Avrupa'nın geriye kalan soylu aileleri ve onların bağlı oldukları devletler birleşip, sırf onun için bir koalisyon gücü oluşturmuşlardır.

Peki, Napolyon yine aynı zeka ve taktiksel anlayış ile başka bir ülkede, başka bir ailede- fakat bir çiftçi yerine bir soylu çocuğu olarak gelseydi, ne değişirdi?

Farz edelim ki Napolyon hemen hemen onun döneminde yaşayan III.Selim yerine doğsaydı, yani III.Selim sıradan bir çiftçi çocuğu iken Napolyon, Osmanoğlu Hanedanlığı'nın 28.Padişahı ve 107.İslam Halifesi ünvanına sahip olarak dünyaya gelseydi ne olurdu?

Elbette tarih çok değişik bir şey, belki de güçlenen katolik koalisyonu yüzünden yine sonunda bir şeyleri kaybetmek zorunda kalacağı bir senaryo yaşanırdı ama benim senaryoma göre öncelikle Balkan Sancakları'nı bir teftiş eder, bağlılıklarını yeniden güçlendirir, sonra Kırım üzerinden iki yönlü bir şekilde yararak ilerlerdi. Tabi ele almamız gereken başka bir unsur ise Rusların tek ve en büyük generali olan kış olacaktır :D

Fakat konuyu tekrar rayına sokacak olursak, şuraya geliyoruz: Napolyon her ne kadar "meşru" olarak geçen bir kral olsa bile, her zaman gayrimeşru olarak anılır. Zira ne üzerinde hak talep edebileceği soylu ataları, ne siyasal olarak tanıyıp güvenecek sağlam dostları, ne de kabullenici ve çok göze batmayan hoşgörü politikası vardır. O her daim çılgın, hırslı ve kurnaz bir "general" olarak anılacaktır.

"Alfa-Aile" bahsi tam olarak budur. İsterseniz dünyadaki bütün soylu ve 10 üzerinden 10 olan kadınlarla seks yapabilecek kadar uzman bir oyuncu ve alfa birisi olun, günün sonunda unutulmaya öyle ya da böyle mahkum olacaksınız. Fakat ben, bütün bildiklerimi ve kodlarımı II.Trygve'e aktarırsam, o da III.Trygve'i bir oyuncu olarak soyumuzu devam ettirirse, hem dünyadaki bozulmanın önüne geçilmiş olur (bütün alfaların bunu yaptığını farz edin) hem de torunlarınız bir kadına bastıktan sonra keyif sigarası içerken sizin duvardaki rönesans stili portrenizi gösterip "bu senin içindi dede" diyebilecek :D

Bu kavram eninde sonunda bir "doğada güçlü olanın ayakta kalması" mevzusu olacaktır fakat. Farz edelim ki, buradan 100 kişi çok güçlü bir alfa-soy adayı. Bu durumda benim potansiyel olarak 100 adet rakibim olacaktır. Sizin iki benim tek çocuk yaptığımızı düşünelim: Bu durum itibariyle oğlumun 200, torunumun yaklaşık olarak 400 adet düşmanı var. Eh, bol şanslar beyler. Özellikle torunlarınızın gözlerinden öpüyorum buradan :D

Sıra geldi tavsiye ve link kısmına. "Güçlü Soy" olayı benim çok sevdiğim bağlama ve güven kazanma konularından birisidir ve genellikle duygusal-gerçekçi kadınlarda kullanmayı seçerim. (Gerçekçi oldukları sizi yanıltmasın. Eğer ki duygusal anahtarlarını kullanıp bunları gelecekteki bir hayal yerine "hedef" olarak kodlarsanız, canlarını dişlerine takıp size yardımcı olmaya çalışacak, kendilerini bir takım oyuncusu olduklarına ikna edecektir.) Fakat alter-ego ve parapsikoloji konularında başlangıç seviyesindeki arkadaşlar kesin sonuç almak için "Polyanna" diye tarif ettiğim, hayalperest-meşrulaştıran-yatırımcı (PlayTurk izlendi umarım :) ) kadınlar üzerinde kapama olarak kullanabilir.


burada da güzel soyunuzu kirletecek kadın tiplerinden bahsedilmiş. İngilizcesi akıcı olmayan dostlarım, anlayabilecek seviyeye kadar ya ingilizce öğrensin ya da güvenilir bir çevirmen bulsun. Kusura bakmayın beyler, çoğu kaynak ingilizce ve emek yoksa yemek yok. :)

Gelecek Konu: Acemi Raporu 2/2 ''Kitap Fuarının Güzel Türbanlısı"
 
Son düzenleme:
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst