- Katılım
- 10 Kasım 2018
- Mesajlar
- 114
- Tepkime puanı
- 234
- Şehir
- Kayseri
Merhabalar Galya Halkı. Uzun süredir yazamıyorum çünkü kendi ruhsal problemlerimle uğraşıyordum. Ve bu esnada okuduğum makaleler ve düşündüklerim beni gelişimin belirli bir hedef doğrultusunda gelmeyeceği düşüncesine itti. Çizdiğim yol ise gerçekten insanın tabiri caizse ağzına sıçacak türden bir yol. Buyurun inceleyelim:
Öncelikle hedef koymak başarısızlığı getirir demiyorum. Ya da hedef koymak asla başarı getirmez de demiyorum. Lakin gerçek gelişimin bir nevi hedefsizlikten geldiğine inanıyorum. Çünkü insan hedef koyduğu zaman kendisini bir sınırlar zincirinin içerisine hapseder. Aslında bu yolu anlatmak için bu kadar dolandırmam gereksiz oldu kusura bakmayın. Lakin meselenin beyninizde oturması gerekiyor.
Sadede gelirsek hedefiniz aslında olmayan bir şey olsun. Tanrı olsun yani. O şöyledir. O böyledir diyemeyeceğiniz bir şey olsun. Her zaman en iyiye oynamanızı sağlar. Çünkü ne olduğunu bile bilmediğiniz bir şeyle yarışıyorsunuz. Koştuğunuzu düşünün. Ama yanınızda koşan kişi birisi olmasın. Hayal edin. Bir yarıştasınız ve tüm rakiplerinizi geçtiniz. Ama ne zaman yanınıza baksanız siz kendinizi mükemmel bir hızla solluyorsunuz. Ve saniyeler içinde binlerce tur bindiriyorsunuz kendinize. Ve kendinizi bu yarışın ancak kendinizi geçtiğinizde biteceğine ikna edin. İnanın bana bu rekabet sizi kafeler zincirindeki Starbucks gibi yapacaktır, Mado gibi yapacaktır.
Öncelikle hedef koymak başarısızlığı getirir demiyorum. Ya da hedef koymak asla başarı getirmez de demiyorum. Lakin gerçek gelişimin bir nevi hedefsizlikten geldiğine inanıyorum. Çünkü insan hedef koyduğu zaman kendisini bir sınırlar zincirinin içerisine hapseder. Aslında bu yolu anlatmak için bu kadar dolandırmam gereksiz oldu kusura bakmayın. Lakin meselenin beyninizde oturması gerekiyor.
Sadede gelirsek hedefiniz aslında olmayan bir şey olsun. Tanrı olsun yani. O şöyledir. O böyledir diyemeyeceğiniz bir şey olsun. Her zaman en iyiye oynamanızı sağlar. Çünkü ne olduğunu bile bilmediğiniz bir şeyle yarışıyorsunuz. Koştuğunuzu düşünün. Ama yanınızda koşan kişi birisi olmasın. Hayal edin. Bir yarıştasınız ve tüm rakiplerinizi geçtiniz. Ama ne zaman yanınıza baksanız siz kendinizi mükemmel bir hızla solluyorsunuz. Ve saniyeler içinde binlerce tur bindiriyorsunuz kendinize. Ve kendinizi bu yarışın ancak kendinizi geçtiğinizde biteceğine ikna edin. İnanın bana bu rekabet sizi kafeler zincirindeki Starbucks gibi yapacaktır, Mado gibi yapacaktır.