Alfaloji Forum

Sitemizde şu anda bakım yapılmaktadır. Üyelik istekleri ve konular bakım sonrasında onaylanacaktır.

GÜÇ VE GÜÇ İSTENCİ BÖLÜM 1

Katılım
8 Kasım 2019
Mesajlar
19
Tepkime puanı
31
Yaş
25
Şehir
Eskişehir
Güç İstenci ve Günümüzdeki Anlamı
Bölüm 1

Bir alıntı ile konuya başlamak istiyorum.
''Platon'un Mağara İstiyaresi'ne karşılık ben de Kuyu İstiyaresi'ni yazdım: doğdukları andan itibaren düşen insanların yanlarından hızla geçen fırsatlara ve başka insanlara tutunup tırmandıklarını ve bunu sadece doğdukları andaki yüksekliklerine erişmek için yaptıklarını anlattım. Ancak ellerini ağızlarına sokup parmaklarını ısırıp hiçbir şeye tutunmamaya kararlı olanları da anlattım. Ve sordum Tanrı'nın yukarıda mı yoksa aşağıda mı olduğunu. Eskiden poker oynardım. Şimdi de Tanrı'nın aşağıda kuyunun dibinde olduğuna oynuyorum. Hayatım masada bir kaç kırmızı oyun fişiyle.''

Bu alıntı üzerine biraz konuşalım. Platon'un Mağara Alegorisi birçok farklı anlamla anılmakta. her disiplin bu görüşü farklı bir şekilde yorumlayarak bazı önermeleri kabul etmekte. Kendi kanatimce Hakan Günday pasajın devamında Tanrı fikri ile ilgili bir tartışmaya yöneldiği için Alegoriyi de teoloji disiplini ile yorumlamalıyız. İdea fikri ile Platon kavram ve varlıkların Tanrı'nın düşüncesinde var olduğunu anlatır. Tanrı bize varlık olarak daha kusurlu bir ekosistem verse de zihnimizdeki kusursuzluk arayışı Tanrı'nın var olduğuna dair bir kanıttır. Platon'a göre idealar evreni mağara dışındaki hayatı temsil ederken, insanların gördüğü sıradan şeylerse mağaradaki nesnelerin yansıması olarak karşımıza çıkar. Nitekim Mağaradaki maddelerin ve kavramların kaynağı Tanrının ideasıdır. Hakan Günday Alegoriyi giriş cümlesinde bu şekilde ele almış olmalı. Nitekim Kuyu ilerieyen cümlelerde de tanımlanacağı gibi ''dip, karanlık, çaresizlik ve hiçlik'' gibi duygular,olguları niteliyor. Kinyas ve Kayra'nın temel dokuları burada kendini açığa çıkarıyor, nihilizm.

Pasaja devam ettiğimizde diğer kitaplarında da sık sık değindiği insanların içindeki güç istencine eğiliyor. Yapımızda olan bu özelliğin nasıl bize karşı kullanıldığını, dünyanın en zeki varlığının nasıl da küçük bir böceğe dönüştüğünü anlatıyor. Özellikle Nietzsche'nin ellerinde anlaşılan güç istenci her insanın içinde bulunan ve ulaşılmak istenen idea olarak tanımlanabilir. Toplumsal açıdan etrafımızda bizimle birçok konuda aynı şartlar alında yaşayan insanlarla karşılaşıyoruz. her birimiz farklı eğitim aldığmızdan ve deneyimlerimiz farklı şekillerde kazanıldığından ortaya bambaşka insanlar olarak çıkıyoruz. Biz insanlar tüm doğaya hükmediyor ve ekosistemin en tepesinde yer alıyoruz ama hala avcı toplayı olan bir bedene mahkumuz. Bedenimizin bize getirdiği özelliklerin bazıları hala ilk atalarımızınki ile aynı şekilde çalışıyor. Soyunu devam ettirme isteği bunlardan başında gelenlerden. aslında temel ihtiyaçlar ihmal edildiğinde insanin temel güdüsü üreme olarak karşımıza çıkmakta. özellikle erkekler arasında üremenin yanına sürüdeki baskın ve otoriter birey olma amacı da eklenebilir. Hem üreme isteği hem de bulunulan sürüde itibar görme isteği özünde güce duyulan bir ihtiyaç olarak düşünülebilir. Güce sahip olunduğunda işlem bitmemektedir. İnsanoğlu güce duyduğu açlığı dindirmek bir yana dizginlemekte dahi güçlük çekebiliyor. Bedenimizin fizyolojimizin avcı toplayıcı atalarımızdan bize miras kalmış olduğundan bahsetmiştik. Bu yüzden hala insanların temel isteği aynı, hala genimizi devam ettirmek istiyoruz, hala toplumda itibar görmek istiyoruz. Bedenimiz değişime karşı dirense de kültürümüz ve yaşam tarzımız her geçen gün değişiyor. değişen yaşam tarzımız nedeniyle güce ulaşma yolları farklılaşıyor. Atalarımızın kullandığı yol bedensel kuvvet ve ikna kabiliyetiydi. Fiziksel güç ile rakip lider adaylarını ya da rakip erkekleri alt ediyor, ikna kabiliyeti ile etrafına destekçi topluyordu. Değişen kültür nedeni ile artık bunlar bir işe yaramıyor. Peki günümüzde bu amaç nasıl bir yol buldu. hemen hemen hepimiz sosyal medyada insanların dış görünüşleri ile insanları etkilemeye çalıştığını biliyoruz. Güzellik her ne kadar doğuştan gelen bazı estetik oranlar olsa da kozmetik ve resimleri olmadığı gibi gösterme araçları bu konuda yardımımıza koşuyorlar. Aynı şekilde günlük üretilen ve tüketilen yararsız modalar -trenler- ile insanlar güce erişmeye çalışıyorlar. Değerli olan zamanımızı olmadığımız kişiyi oynararak geçirmemiz bir yana var oluşumuz gereksiz bir amaçla doluyor.

Alıntı üzerinden devam edelim. Tanrı'nın aşağıda olması bana göre var ettiğimiz anlamların, yukarıda bahsi geçen günümüz yöntemleri, hiçbir gerçekliği olmadığı ile alakalıdır. hepsinden öte aslında hayatın anlamı yoktur. Zira bir anlamı olması gerekmez
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst