Alfaloji Forum

Sitemizde şu anda bakım yapılmaktadır. Üyelik istekleri ve konular bakım sonrasında onaylanacaktır.

Her Şey ve Hiç Bir Şey Aynı Anlama Gelir

Katılım
11 Mayıs 2018
Mesajlar
46
Tepkime puanı
104
Yaş
34
Şehir
İstanbul
Osho’dan kısa bir alıntı...
Var olmak ya da olmamak, her şey ya da hiçbir şey... Çelişkili görünürler, ama ikisi de aynı anlama gelmektedir. Her şey ve hiçbir şey aynı anlama gelir. Sözlüklerde zıt görünürler, ama hayatta değildirler. Kimse anlamaz. Şu şekilde bak: Hepinizi sevdiğimi söylesem ya da kimseyi sevmediğimi söylesem, aynı anlama gelir. Eğer birini seviyorsam, ancak o zaman bir fark vardır. Herkesi seviyorsam, bu, hiç kimseyi sevmemek ile aynı anlama gelir. O zaman fark olmaz. Fark her zaman derecelerdedir, göreceliktedir. Ve bunlar iki
aşırı uçtur, dereceleri yoktur: Bütün ve sıfırın dereceleri yoktur. Bu yüzden bütüne sıfır diyebilirsin ya da sıfıra bütün diyebilirsin. İşte bu yüzden aydınlanmış insanlar içsel uzama boşluk, shunya, hiçlik, var olmayış, anatma derler... Ve bazıları buna içsel benlik, mutlak varlık, Brahma, atma, yüce benlik demiştir. Bunlar, aynı şeyi tanımlamanın iki yoludur. Biri olumlu, biri olumsuzdur. Ya her şeyi dahil edersin ya da her şeyi dışlarsın... Göreceli bir terimle tarif edemezsin. Mutlak bir terim gerekir. İki çelişkili kutup mutlak terimlerdir. Ama tamamen sessiz kalan aydınlanmış kişiler de vardır. Onlar buna hiçbir şey demezler, çünkü sen ne dersen de... Varlık da desen var olmayış da... Bir isim, bir terim, bir sözcük verdiğin an hata yaparsın, çünkü o ikisini de içerir. Örneğin, "Tanrı yaşıyor" ya da "Tanrı yaşamdır" desen, bu anlamsız olur, çünkü o zaman kim ölüm olacaktır? O her şeyi içerir.
Tıpkı yaşam gibi ölüm de tamamen içinde olmalıdır, aksi halde ölüm kime ait olacaktır? Ve eğer ölüm başka birine, yaşam Tanrı'ya aitse... O zaman iki Tanrı olur ve o zaman çözülemeyecek pek çok sorun çıkar. Tanrı hem yaşam, hem ölüm olmalıdır. Tanrı hem yaratan, hem yok eden olmalıdır. Tanrı'nın yaratıcı olduğunu söylersen, o zaman yok edici kimdir? Tanrı'nın iyi olduğunu söylersen, o zaman kötü kimdir? Bu güçlük yüzünden Hıristiyanlar, Zerdüştler ve pek çok başka din Tanrı'nın yanı başında şeytanı yaratmıştır, çünkü kötülük kime ait olacaktır? Bir şeytan yaratmışlardır. Ama hiçbir şey çözülmemiştir... Sorun yalnızca bir adım itilmiştir, çünkü o zaman şu sorulabilir: "Şeytanı kim yarattı?" Eğer şeytanı Tanrı yarattıysa, o zaman sorumlu odur. Ve eğer şeytan bağımsız bir şeyse, Tanrı ile ilgili değilse, o zaman kendisi bir Tanrı, üstün bir güç olur. Ve eğer Tanrı şeytanı yaratmadıysa, Tanrı onu nasıl yok edebilir? İmkânsızdır. Teologlar bu soruya bazı yanıtlar verir, ama bu yanıt daha fazla soru
yaratır. Tanrı Âdem'i yarattı, sonra Âdem kötü oldu. Cennetten Kovuldu. Tanrı'ya itaatsizlik etti ve cennetten kovuldu. Tekrar tekrar Âdem'in neden kötü olduğu sorulmuştur ve bu soru anlamlıdır. Olasılığın Tanrı'nın kendi içinde yaratılmış olması gerekir... Kötü olma, hata yapma, itaatsizlik etme olasılığı. Olasılık yoksa, kendine ait bir eğilim yoksa, o zaman Âdem nasıl kötü olabilir? Eğilimi Tanrı yaratmış olmalıdır. Ve eğer kötülük eğilimi oradaysa, bir şey daha kesindir: Onu alt etme eğilimi o kadar güçlü değildi, onunla mücadele etme eğilimi o kadar güçlü değildi. Kötülük eğilimi daha güçlüydü. Bu gücü kim yarattı? Tanrı'dan başka sorumlu olamaz. O zaman her şey bir şakaya dönüşür. Tanrı Âdem'i yaratır: İçinde kötücül bir eğilim yaratır, kendisinin kontrol edemediği güçlü bir kötülük eğilimi; sonra Âdem hata yapar; sonra cezalandırılır. Tanrı cezalandırılmalıydı, Âdem değil! Ya da Tanrı'nın yanında bir başka gücün daha var
olduğunu kabullenmen gerekir. Ve diğer güç Tanrı dan daha güçlü olmalıdır, çünkü kötülük Âdem'i baştan çıkarabilir ve Tanrı onu koruyamaz. Şeytan baştan çıkarabilir, kışkırtabilir ve Tanrı koruyamaz. Şeytan Tanrı'dan daha güçlü görünüyor. Amerika'da, Şeytan'ın kilisesi denen yeni bir kilise doğdu. Vatikan'daki papa gibi bir yüksek rahipleri var.. Ve tarihin asıl Tanrı'nın şeytan olduğunu kanıtladığını söylüyorlar. Ve mantıklı konuşuyor gibiler. Diyorlar ki: "Senin Tanrı'n, iyiliğin Tanrı'sı hep yenildi ve hep şeytan muzaffer oldu. Tüm tarih bunu kanıtlıyor. O zaman neden seni koruyamayan zayıf bir Tanrı'ya tapınıyorsun? Seni baştan çıkarabilen, ama aynı zamanda seni koruyabilen güçlü bir Tanrı'yı takip etmek daha iyi... Çünkü o daha güçlü." Şeytan kilisesi artık büyüyen bir kilise. Ve mantıklı görünüyor. Tarih bunu kanıtlıyor. Bu ikilik... Tanrı'yı olumsuz kutuptan
korumak... Sorun yaratır. Hindistan'da, biz diğer kutbu yaratmadık. Biz Tanrı'nın ikisi birden olduğunu söylüyoruz: Yaratıcı ve yok edici, iyi ve kötü. Bunu kavramak zor, çünkü 'Tanrı' dediğimiz anda onu kötü olarak hayal edemeyiz. Ama Hindistan'da, biz varoluşun en derin gizemlerine girmeye çalıştık... Yani, birliğe. Bir şekilde, iyi ve kötü, yaşam ve ölüm, olumsuz ve olumlu bir yerde birleşiyorlar ve o birleşme noktası varoluştur, birliktir. O birleşme noktasına ne ad verebilirsin? Ya olumlu bir terim kullanırsın ya da olumsuz bir terim, çünkü başka terim yoktur. Olumlu terim kullanırsan, o zaman büyük V ile "Varlık" diyebilirsin... Tanrı, Mutlak, Brahma. Ya da olumsuz bir terim kullanmak istersen, o zaman ona nirvana, hiçlik, shunya, var olmayış, anatma diyebilirsin. İkisi de aynı şeye işaret eder. O ikisi birdendir ve senin içsel benliğin de ikisi birdendir. İşte bu yüzden varlık, bazen var olmayış diyorum. İkisi birdendir. Sana bağlıdır. Olumlu sana cazip geliyorsa, o zaman varlık benlik de. Olumsuz sana cazip geliyorsa, o
zaman ona var olmayış de. Sana bağlıdır. Hangisi seni iyi hissettiriyorsa, hangisinin sana olgunluk, büyüme, evrim vereceğini hissediyorsan, öyle de. İki tür insan vardır: Olumsuzluğa yakınlık duymayanlar ve olumluya yakınlık duymayanlar. Buda olumsuz türdendi. Olumluya yakınlık duyamıyordu, olumsuza yakınlık duyabiliyordu. O hep olumsuz terimler kullanır. Shankara olumsuza yakınlık duymaz. O nihai gerçeklikten olumlu terimlerle bahseder. İkisi de aynı şeyi söyler. Buda ona shunya der, Shankara ise "Brahma" der. Buda ona boşluk, hiçlik der, Shankara ise mutlak, her şey der. Ama ikisi de tam olarak aynı şeyi söylerler. Shankara'nın en büyük eleştirmenlerinden biri olan Ramanuja, Shankara'nın gizli bir Budist olduğunu söyler. O bir Hindu değildir, yalnızca olumlu terimler kullandığı için öyle görünür. Tek fark budur. Buda'nın hiçlik dediği
yerde o Brahma der... Başka her şey aynıdır. Ramanuja, Shankara'nın Hinduizmin en büyük yok edicisi olduğunu, çünkü hile yaparak Budizm'i arka kapıdan getirdiğini söyler... Olumsuz terim kullanılan her yerde o olumlu bir terim kullanır, o kadar. Ramanuja ona 'Prachchhanna-buddha' der, örtülü- Budist. Ve bir açıdan haklıdır, çünkü hiç fark yoktur. Mesaj aynıdır. Bu yüzden sana bağlıdır. Sessizliğe, hiçliğe yakınlık duyuyorsan, o zaman o büyük varlığa Boşluk de. Herhangi bir yakınlık duymuyorsan, korkuyorsan, o zaman o boşluğa Büyük Varlık de. Ama o zaman tekniklerin farklı olacaktır.
 
1=0 demeye çalışmış Osho amca insanların beynini bulandırarak.Saçma.Oshoya itimat eden bir adamın henüz büyümemiş, karakterinin tam olarak oturmamış olduğu düşüncesindeyim.
 
Osho'yu eskiden çok severdim ama daha sonradan birçok yazısının saçma olduğunu farkettim. Ama yazılarının bu kadar manipülatif olması beni her zaman etkilemiştir.
 
Osho'yu eskiden çok severdim ama daha sonradan birçok yazısının saçma olduğunu farkettim. Ama yazılarının bu kadar manipülatif olması beni her zaman etkilemiştir.
Çelişkileri olsa da, her şeye rağmen defalarca okunmayı hak ediyor.
 
Hak etmiyor dostum işte sadece seni iyi manipüle ediyor.Dışarıdan bir gözle bakınca her şey çok net fakat içindeyken sana adam evrenin sırlarının içinden geçmiş gibi geliyor.
Bana, olaylara daha farklı bir bakış açısından bakmamı sağlıyor. Ayrıca günlük hayatın dinamiklerinde farkına varamadığımız bazı bağlantıları göstermesi ve yalın bir dille insanların çoğunun iç dünyasındaki sıkıntıları ifade etmesi açısından başarılı buluyorum.
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst