- Katılım
- 28 Mart 2018
- Mesajlar
- 432
- Tepkime puanı
- 1,626
- Şehir
- Antalya
Selam beyler. Her erkeğin bilmesi gerekenler diye liste oluşturmayı düşünüyordum lakin bunun cinsiyeti olmaz. Aslında yaşlısı genci olmaz ama yine de Her Türk gencinin bilmesi gerekenler diye başlık açtım. Youtube'de dolanırken gördüm İstiklal Marşının ilk kıtasını soruyorlar ve bir çok kişi bilmiyor, laubali bir şekilde dalga geçiyorlar. Açıkçası benim zoruma gitti. Bestesine öyle alıştık ki beste halinde ezbere biliyorken normalini bilen sayısı çok az.
İlkokul 4.sınıfta zorla ezberletmişti sınıf öğretmenimiz. Aynur Dumlupınar öğretmenimin ellerinden öpmek istiyorum. İyi ki tehdit yoluyla da olsa öğretmiş. O zamanlar küçüğüz kavrayamıyoruz önemini bazı şeylerin. Büyüyünce istiklalin ne kadar önemli olduğunu daha iyi kavrıyoruz. Şuan ezbere biliyorum tamamını ama sırasını karıştırabiliyorum ara sıra. Bu yüzden tamamını ezberleyeceğim hatta ezber değil öğrenip kavrayacağım.
Bu video utanç tablosudur. Röportajı yapanlara kızmıyorum aksine takdir ediyorum. Bazı gerçekleri yüzümüze tokat gibi çarptığı için teşekkür ediyorum. Öğrenin beyler bir yerden öğrenmeye başlayacaksanız önce milli değerlerimizi öğrenmemiz gerekiyor. Bilmemek değil öğrenmemek ayıp. Bu zamana kadar öğrenmemiş olmamız ayıp ama bu saatten sonra öğrenmemek daha büyük bir ayıp, utançtır. Bu yüzden öğrenin.
Sadece 10 kıtayı ezbere bilmeyin. Kim yazmış kaç yılında yazılmış? Bestecisi kim? Ne zaman kabul edilmiş? Her şeyi bilin bu konuyla ilgili.
İstiklal Marşı, Kurtuluş Savaşı'nın en zorlu döneminde bir marşa ihtiyaç duyulmuştur. Bu yüzden MEB bunun için 1921 yılında yarışma düzenledi. Bu şiir yarışmasına 724 adet şiir gönderildi. Kazanan kişiye para ödülü olduğu için Mehmet Akif Ersoy katılmak istemedi. Lakin dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver'in ısrarı üzerine ödülü kabul etmemek şartıyla şiirini gönderdi.
Seçim sonucunda 20 Şubat 1921 tarihinde yazılan bu şiir TBMM tarafından büyük çoğunlukla 12 Mart 1921 yılında kabul edildi. 1921 yılında bir de beste yarışması düzenlendi fakat kesin bir sonuç alınamadı. Bu nedenle Ali Rıfat Çağatay'ın bestesi uygun görülerek okullara ilan edildi. 1924-1930 arası marş bu besteyle çalındı. 1930 yılında Osman Zeki Üngör'ün hazırladığı beste çalınmaya başlandı. O günden bu güne hala aynı beste marşımıza eşlik ediyor.
İlkokul 4.sınıfta zorla ezberletmişti sınıf öğretmenimiz. Aynur Dumlupınar öğretmenimin ellerinden öpmek istiyorum. İyi ki tehdit yoluyla da olsa öğretmiş. O zamanlar küçüğüz kavrayamıyoruz önemini bazı şeylerin. Büyüyünce istiklalin ne kadar önemli olduğunu daha iyi kavrıyoruz. Şuan ezbere biliyorum tamamını ama sırasını karıştırabiliyorum ara sıra. Bu yüzden tamamını ezberleyeceğim hatta ezber değil öğrenip kavrayacağım.
Bu video utanç tablosudur. Röportajı yapanlara kızmıyorum aksine takdir ediyorum. Bazı gerçekleri yüzümüze tokat gibi çarptığı için teşekkür ediyorum. Öğrenin beyler bir yerden öğrenmeye başlayacaksanız önce milli değerlerimizi öğrenmemiz gerekiyor. Bilmemek değil öğrenmemek ayıp. Bu zamana kadar öğrenmemiş olmamız ayıp ama bu saatten sonra öğrenmemek daha büyük bir ayıp, utançtır. Bu yüzden öğrenin.
Sadece 10 kıtayı ezbere bilmeyin. Kim yazmış kaç yılında yazılmış? Bestecisi kim? Ne zaman kabul edilmiş? Her şeyi bilin bu konuyla ilgili.
İstiklal Marşı, Kurtuluş Savaşı'nın en zorlu döneminde bir marşa ihtiyaç duyulmuştur. Bu yüzden MEB bunun için 1921 yılında yarışma düzenledi. Bu şiir yarışmasına 724 adet şiir gönderildi. Kazanan kişiye para ödülü olduğu için Mehmet Akif Ersoy katılmak istemedi. Lakin dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver'in ısrarı üzerine ödülü kabul etmemek şartıyla şiirini gönderdi.
Seçim sonucunda 20 Şubat 1921 tarihinde yazılan bu şiir TBMM tarafından büyük çoğunlukla 12 Mart 1921 yılında kabul edildi. 1921 yılında bir de beste yarışması düzenlendi fakat kesin bir sonuç alınamadı. Bu nedenle Ali Rıfat Çağatay'ın bestesi uygun görülerek okullara ilan edildi. 1924-1930 arası marş bu besteyle çalındı. 1930 yılında Osman Zeki Üngör'ün hazırladığı beste çalınmaya başlandı. O günden bu güne hala aynı beste marşımıza eşlik ediyor.
İstiklal MarşıKorkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl…
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl!
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddım var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
“Medeniyet!” dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın…
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri “toprak!” diyerek geçme, tanı:
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Huda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Ruhumun senden, İlâhî, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder-varsa-taşım,
Her cerihamdan, ilâhî, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-ı mücerret gibi yerden naşım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl.
-Mehmet Akif Ersoy
Son düzenleme: