Bizler doğası gereği bencil olma zorunluluğu taşıyan lakin hislerin ve duyuların gelişmi sayesinde bunu bir şekilde bastıran ilkel varlıklarız. Eğer korkularımızdan oluşan bir tanrı ya da toplum fikrini benliklerimizde yaratmasaydık sürekli olarak anarşist şekilde ve hiçbir zaman anarşist olduğumuzun farkına varamayacak bir halde yaşamamıza devam edecektik. Bunların neticesinde bizler avcı toplayıcı olarak kalacak ve hiçbir zaman bizzat kendisi tarafından dejenere edilip topluluk fikrini ortaya atacak düzeye ulaşamayacaktık.
Ama ne olduysa bizler bunu başardık. Korkularımız ve çıkarlarımız toplumlar yaratmamıza sebep oldu. Bunların sonucunda bizler topluma karşı sorumluluk duygusu hissetmeye başladık. Arkasından toplumlarla beraber kavuştuğumuz refah bizlerin varolan toplumu bozmayacak bir şekilde hayatını yaşaması gerekliliğini bizlere açıkça gösterdi. Sonrasında ise olanlar malum bizler isteklerini bastırmış bireyler olarak dünyaya geldik.
Bunları anlatmamdaki neden aslında bizim kendimizi güvende hissetmek için toplumları ve tanrıyı yarattığımız gerçeğidir. Ama işin derin yanı, hiçbir şekilde güvenlik yoktur. Güvenlik dediğimiz şey bizlerin kendimizi rahat hissetmesi ve isteklerinden öte şeyler düşünmemesi için toplumlar tarafından yaratılan bir algıdır.
Bundan dolayıdır ki şunu anlamanı istiyorum, insanlığın güvenlik zaafı var. Onlara güvende olmadığını gösterirsen ellerindeki her şeyini alırsın.
Eğer gidip bir insana; Yarın düşman devlet güçleri buraya gelecek ve seni öldürecek, ailendeki kadın bireylere tecavüz edecek, çocukları da eğer ihtiyaçları varsa en iyi ihtimalle köle olarak çalışıtaracak. Eğer yeterli gücün varsa bunlar olmayabilir hemen 4 saatlik uzaklıkta bir uçak var, gece kalkacak. Bütün mal varlığını bana bırakacaksın ve hemen buradan gideceksin.
Derseniz eğer bu adam sizlere her şeyini verecek ve ardına bakmadan gidecektir. Tabi bu günümüz durumları için örnek teşkil etmez ama gerçekten sağlam bir metafor. Bu yüzden insanlara hükmetmek istiyorsanız 3 şeye dikkat edin;
Korku-Çıkar-Güvenlik.
Etik olarak insanları kandırmanın yanlış olduğunu düşünebilirsiniz ama öyle bir şey yok. Ne kadar Kant, ahlakın varolduğunu savunup bunu da düzgün bir dille bizlere anlatsa da Nietzsche'nin; "Olgular yoktur yalnızca yorumlar vardır." cümlesi daha ağır basıyor. Sadece Nietzsche'de değil Aurelius'un "Duydukların başka birinin görüşüdür. Gördüklerin başka birinin bakış açısıdır." sözü de bunu destekler nitelikte.
20.yüzyılın bilim açısından en büyük fikrine bakın bir de, Einstein, Görecelik Teorilerini ortaya attığında yalnızca zamanın değil tüm bir evrenin görecelik dahilinde olduğunu söylüyordu.
Ahlakı yalnızca kanunlar ve dinler belirler. Bu ikisi de korkulardan yaratılmıştır. Ama yapay sistemlerde ahlak yoktur. Şirketler ve hükümetler gibi yapay olarak yaratılan yerlerde ahlaktan söz edilemez. Çıkardan söz edilir.
Biliyorum keşke böyle olmasaydı diyebilirsin, ama sana kimse bu evrenin tozpembe olduğunu söylemedi. En azından ben söylemedim. İlk yazılarımda da bahsetmiştim. Yalnızca kız tavlaman için yazmıyorum. O sadece yazının sonlarında vereceğim ufak detay. Seni gerçeklere hazırlıyorum. Hatırla ilk hipergamiyi,pareto ilkesini, kadınların neden keko erkeklerle birlikte olmak istediğini sana bilimsel olarak anlattıklarında; ya olur mu böyle şey, demiştin. Ama oluyormuş. O yüzden bunları da öğrenmen gerekiyor. Aksi halde akşama kadar film izleyebilir sana var olan değil de var olmak istediğin evreni sunan şeylerle vakit harcayabilirsin.
Estetik konusuna gelince, işte burası tam olarak sizlerin beklediği yer. Biraz da kadınlarla iletişime geldi işimiz.
Bakın kendinize bakmıyorsunuz. En azından benim gözlemlediğim toplum kendisini sevmiyor. 18 yaşına gelmiş adamın kafasında saç kalmıyor.
Bunun nedeni çok takmanız, okulu, sorumlulukları, işlerinizi, ilişkilerinizi. Bu yüzden meditasyon yap diyorum sana ya da inanıyorsan namaz kıl. Bak benim yukarda anlattıklarım yalnızca gerçekler ama inanç gerçeklerden bağımsızdır. Görünmeyen bir şeye inanmaktır. O yüzden benim dediklerimi dinleyip ateist olmaya falan kalkma. Seni rahatlatıyorsa namaz kıl, rahatlatıyorsa kitap oku, gece yatağa kafanı koyduğunda ben bugün bunu yaptım de ya da bunu öğrendim. Stresin azalacak emin ol. Sakinlik için Stokilerin yazdıklarını oku, gerçekten müthiş insanlar.
Bakın en önemlisi bu. Sakin olmak. Bir saniye durun ve derin nefes alın. Hayatımda 20 yılı geride bırakmışım, belki bir bu kadar daha yaşarım deyin. Üzüldüğünüz şeyleri düşünün. Onların nasıl yorumladığınızı. Onların aslında dışarıdan nasıl gözüktüğünü.
Bu yüzden sakin olacaksınız önce.
Spor yapın, en azından kilolu ya da ince olmayın. Giydikleriniz üzerinize tam otursun.
Sonra temiz giyinin, bakın bir kadını etkilemek gibi isteğiniz varsa, önce onun radarına girmeniz gerekecek. Bu yüzden ilk izlenim her zaman en önemlisidir sözünü unutmayın. Tırnaklarınızı kesin, bir de pahalı olmasa bile parfüm alın. Gidip doldurma şişe falan da olmasın. Paranız yok diye de kolonya kokmayın. Gidin Watsons'a 20 30 liralık güzel parfümleri var, onlardan alın.
Gülümseyin, biliyorum dişlerin düzensiz, burnun uzun ama önemli değil. Gülümseyin, insanlar geçimsiz biri demesin senin için.
Temas edin. Biliyorum çoğunuz için en sıkıntılı konu bu. Temas etmiyorsunuz. Kızlarla tokalaşmaktan erkek arkadaşlarınızın omzuna elinizi atmaktan çekiniyorsunuz. Çekinmeyin. Dokunun bu sizlerin onlara karşı olan samimiyetin gösterecektir.
Kafanızda senaryo kurmayın. Ahh asıl konu bu işte. Benim canım empati yeteneği yüksek dostlarım. Sizin sıkıntınız bu. Bir olay olamdan önce 50 kere kafanızda kuruyorsunuz. Altı üstü bir kadınla gidip konuşacaksın, en fazla ne olabilir. Bağırıp çağıracağını düşünüyorsan ya da öyle bir tepki verebileceğine imkan veriyorsan karşındaki kişinin yaklaşma bile. Kendini Megan Fox zanneden İsmail Türüt'lerin yaşadığı bir ülkede yaşıyorsun. Ve emin ol onlardan çok farklı olanlar var. Bizzat şahidim.
Beden dili ve diksiyona değinmiyorum bile o kadar çok şey yazıldır yaz internette binlercesi çıkar.
Kitap okuyun, makale okuyun, herhangi bir şey okuyun ama okuyun. Cümle kurma konusundaki eksikliklerimiz muazzam derecede. En azından bu ülke için konuşuyorum. Cümle kurmayı bilmiyoruz bile çoğumuz.
Bugünlük bu kadar yeter. Ne kadar değinmek istemesem bile, yukarıda estetik çatısı altında yazdıklarım hepinizin yapabileceği basit şeyler. Derinlemesine bilgi vermek için henüz erken. Öncelikle şunları halledin.
Her şeyden önemlisi kendinizle barışın, kusurlarınız kimsenin umrunda değil. Herkesin kusuru var, dikkatli bakarsan bunu rahatça farkedersin.
Ama ne olduysa bizler bunu başardık. Korkularımız ve çıkarlarımız toplumlar yaratmamıza sebep oldu. Bunların sonucunda bizler topluma karşı sorumluluk duygusu hissetmeye başladık. Arkasından toplumlarla beraber kavuştuğumuz refah bizlerin varolan toplumu bozmayacak bir şekilde hayatını yaşaması gerekliliğini bizlere açıkça gösterdi. Sonrasında ise olanlar malum bizler isteklerini bastırmış bireyler olarak dünyaya geldik.
Bunları anlatmamdaki neden aslında bizim kendimizi güvende hissetmek için toplumları ve tanrıyı yarattığımız gerçeğidir. Ama işin derin yanı, hiçbir şekilde güvenlik yoktur. Güvenlik dediğimiz şey bizlerin kendimizi rahat hissetmesi ve isteklerinden öte şeyler düşünmemesi için toplumlar tarafından yaratılan bir algıdır.
Bundan dolayıdır ki şunu anlamanı istiyorum, insanlığın güvenlik zaafı var. Onlara güvende olmadığını gösterirsen ellerindeki her şeyini alırsın.
Eğer gidip bir insana; Yarın düşman devlet güçleri buraya gelecek ve seni öldürecek, ailendeki kadın bireylere tecavüz edecek, çocukları da eğer ihtiyaçları varsa en iyi ihtimalle köle olarak çalışıtaracak. Eğer yeterli gücün varsa bunlar olmayabilir hemen 4 saatlik uzaklıkta bir uçak var, gece kalkacak. Bütün mal varlığını bana bırakacaksın ve hemen buradan gideceksin.
Derseniz eğer bu adam sizlere her şeyini verecek ve ardına bakmadan gidecektir. Tabi bu günümüz durumları için örnek teşkil etmez ama gerçekten sağlam bir metafor. Bu yüzden insanlara hükmetmek istiyorsanız 3 şeye dikkat edin;
Korku-Çıkar-Güvenlik.
Etik olarak insanları kandırmanın yanlış olduğunu düşünebilirsiniz ama öyle bir şey yok. Ne kadar Kant, ahlakın varolduğunu savunup bunu da düzgün bir dille bizlere anlatsa da Nietzsche'nin; "Olgular yoktur yalnızca yorumlar vardır." cümlesi daha ağır basıyor. Sadece Nietzsche'de değil Aurelius'un "Duydukların başka birinin görüşüdür. Gördüklerin başka birinin bakış açısıdır." sözü de bunu destekler nitelikte.
20.yüzyılın bilim açısından en büyük fikrine bakın bir de, Einstein, Görecelik Teorilerini ortaya attığında yalnızca zamanın değil tüm bir evrenin görecelik dahilinde olduğunu söylüyordu.
Ahlakı yalnızca kanunlar ve dinler belirler. Bu ikisi de korkulardan yaratılmıştır. Ama yapay sistemlerde ahlak yoktur. Şirketler ve hükümetler gibi yapay olarak yaratılan yerlerde ahlaktan söz edilemez. Çıkardan söz edilir.
Biliyorum keşke böyle olmasaydı diyebilirsin, ama sana kimse bu evrenin tozpembe olduğunu söylemedi. En azından ben söylemedim. İlk yazılarımda da bahsetmiştim. Yalnızca kız tavlaman için yazmıyorum. O sadece yazının sonlarında vereceğim ufak detay. Seni gerçeklere hazırlıyorum. Hatırla ilk hipergamiyi,pareto ilkesini, kadınların neden keko erkeklerle birlikte olmak istediğini sana bilimsel olarak anlattıklarında; ya olur mu böyle şey, demiştin. Ama oluyormuş. O yüzden bunları da öğrenmen gerekiyor. Aksi halde akşama kadar film izleyebilir sana var olan değil de var olmak istediğin evreni sunan şeylerle vakit harcayabilirsin.
Estetik konusuna gelince, işte burası tam olarak sizlerin beklediği yer. Biraz da kadınlarla iletişime geldi işimiz.
Bakın kendinize bakmıyorsunuz. En azından benim gözlemlediğim toplum kendisini sevmiyor. 18 yaşına gelmiş adamın kafasında saç kalmıyor.
Bunun nedeni çok takmanız, okulu, sorumlulukları, işlerinizi, ilişkilerinizi. Bu yüzden meditasyon yap diyorum sana ya da inanıyorsan namaz kıl. Bak benim yukarda anlattıklarım yalnızca gerçekler ama inanç gerçeklerden bağımsızdır. Görünmeyen bir şeye inanmaktır. O yüzden benim dediklerimi dinleyip ateist olmaya falan kalkma. Seni rahatlatıyorsa namaz kıl, rahatlatıyorsa kitap oku, gece yatağa kafanı koyduğunda ben bugün bunu yaptım de ya da bunu öğrendim. Stresin azalacak emin ol. Sakinlik için Stokilerin yazdıklarını oku, gerçekten müthiş insanlar.
Bakın en önemlisi bu. Sakin olmak. Bir saniye durun ve derin nefes alın. Hayatımda 20 yılı geride bırakmışım, belki bir bu kadar daha yaşarım deyin. Üzüldüğünüz şeyleri düşünün. Onların nasıl yorumladığınızı. Onların aslında dışarıdan nasıl gözüktüğünü.
Bu yüzden sakin olacaksınız önce.
Spor yapın, en azından kilolu ya da ince olmayın. Giydikleriniz üzerinize tam otursun.
Sonra temiz giyinin, bakın bir kadını etkilemek gibi isteğiniz varsa, önce onun radarına girmeniz gerekecek. Bu yüzden ilk izlenim her zaman en önemlisidir sözünü unutmayın. Tırnaklarınızı kesin, bir de pahalı olmasa bile parfüm alın. Gidip doldurma şişe falan da olmasın. Paranız yok diye de kolonya kokmayın. Gidin Watsons'a 20 30 liralık güzel parfümleri var, onlardan alın.
Gülümseyin, biliyorum dişlerin düzensiz, burnun uzun ama önemli değil. Gülümseyin, insanlar geçimsiz biri demesin senin için.
Temas edin. Biliyorum çoğunuz için en sıkıntılı konu bu. Temas etmiyorsunuz. Kızlarla tokalaşmaktan erkek arkadaşlarınızın omzuna elinizi atmaktan çekiniyorsunuz. Çekinmeyin. Dokunun bu sizlerin onlara karşı olan samimiyetin gösterecektir.
Kafanızda senaryo kurmayın. Ahh asıl konu bu işte. Benim canım empati yeteneği yüksek dostlarım. Sizin sıkıntınız bu. Bir olay olamdan önce 50 kere kafanızda kuruyorsunuz. Altı üstü bir kadınla gidip konuşacaksın, en fazla ne olabilir. Bağırıp çağıracağını düşünüyorsan ya da öyle bir tepki verebileceğine imkan veriyorsan karşındaki kişinin yaklaşma bile. Kendini Megan Fox zanneden İsmail Türüt'lerin yaşadığı bir ülkede yaşıyorsun. Ve emin ol onlardan çok farklı olanlar var. Bizzat şahidim.
Beden dili ve diksiyona değinmiyorum bile o kadar çok şey yazıldır yaz internette binlercesi çıkar.
Kitap okuyun, makale okuyun, herhangi bir şey okuyun ama okuyun. Cümle kurma konusundaki eksikliklerimiz muazzam derecede. En azından bu ülke için konuşuyorum. Cümle kurmayı bilmiyoruz bile çoğumuz.
Bugünlük bu kadar yeter. Ne kadar değinmek istemesem bile, yukarıda estetik çatısı altında yazdıklarım hepinizin yapabileceği basit şeyler. Derinlemesine bilgi vermek için henüz erken. Öncelikle şunları halledin.
Her şeyden önemlisi kendinizle barışın, kusurlarınız kimsenin umrunda değil. Herkesin kusuru var, dikkatli bakarsan bunu rahatça farkedersin.
