Alfaloji Forum

Sitemizde şu anda bakım yapılmaktadır. Üyelik istekleri ve konular bakım sonrasında onaylanacaktır.

Tanrı ezikler içindir part 2

Katılım
5 Haziran 2018
Mesajlar
227
Tepkime puanı
238
Şehir
Bursa
Evet dostlarım iyi kötü birçok geri dönüş oldu bende kendimi daha iyi ifade ermek istedim. Öncelikle şunu belirteyim makarna ya da tapsanız bu forumda olmanız dostum olmanız için yeterlidir.

Eziktir sözcüğü çok önemsedi hakaret falan sayıldı biz burada defalarca tüm mavi haplılara ezik demedik mi? Kızlar için ağlıyanlara aptal damgası vurmadık mı? Hadi ama dostlarım bunları yaptık ve onları TRP ile tanıştırmak istedik. Bendeki durumu da farklı algılamayın.

Artık komumuza dönelim öncelikle tanrının varlığı-yokluğu hatta şuan elindeki telefonun yada baktığın bilgisayar ın da orada olduğunu kanıtlayamazsın bunu sadece eldeki verilerle(onları da kanıtlayamazsın) ifade etmeye çalışırsın. Ben de eldeki verilerle tanrı kavramını inceliyorum olay bu.

Dinler tarihi dostlarım benim için en büyük hazinelerden biridir bana çok şey kattı. İnsanların 150detik,azla guruplar halinde yaşamak için mitlere ihtiyaç duyuyordu (savaşta kimsenin birbirini tanımlamasına rağmet ortak bir amaç uğruna çalışması gibi).150 kişiden fazla guruplar halinde yaşayan insanların ilk ne zaman ortaya çıktığı bilgisi bize ilk inancın mitin varolduğu tarihi verir. Eldeki bilimsel verilere göre(tabı onlar da kanıtlanamaz tıpkı tanrının varlığı-yokluğu gibi : D) ilk mitler ağaç geyik vs üstünden yapılıyordu bir avcı toplayıcı kabile bir avı ağaç sayesinde(dalların avın yolunu kesmesi mesela)yakaladılar ise ağaç kutsaldı yada kırmızı kuyruklu bir tilkiyi izleyerek bir mağranın çıkışına ulaştılarsa kırmızı tilkiler kutsal sayılabiliyordu. Bakın neyi farketik ilk dinlerde tanrı dahi yok. Zamanlar gelişen mitler şamanizm gibi inanışları ortaya çıkardı(şamanizmde de tanrı yoktur iyi ruhlar kötü ruhlar vardır) derken evrenin nasıl var olduğunu açıklamasını kafasında bulamayan kişiler yavaş yavaş mitlere eklemeler yaptı ve semavi dinlerimiz hayırlı olsun.

Biraz da etik ahlak ve dinin kurallarından vs bahsedelim. Öncelikle dostlarım bu hayatta doğru ve yanlış yoktur nasıl mı? Adam öldürmek kötüdür ama bunu savaşta yaparsan başarı madalyası alırsın. Aslına bakarsanız güçsüzleri korumak iyidir değil mi? Hayır değildir genleri kirletirsin ve güçsüzlüğe alışmasını yardıma muhtaçlığa alışmasını sağlarsın. Yani dostlarım iyi ve kötü bulunduğu ortam zaman şarta göre değişir. Hristiyanlık bundan 2000yıl öncesinin perspektifinde isa ve çevresinde kabul gören doğrulardı tıpkı diğer semavi dinler gibi.
Bu kuralların bile doğru olmayışı kendi perspektifine hitap edişi(bkz: islamda kadın ve modern kadın )beni dinden uzaklaştırmaya yetmiştir.

Birde neden kopamadığımıza değinelim bence bunun uç nedeni var
1. Si dünyayı tanırken(2-7) bize işlenmiş olması bu dönemde işlenen bilgiler kalıcıdır yanlış da olsa yıkılması zordur.

2. Si din seni konfor alanına sokar düşünsel olarak. Öldükten sonra ne olacağını sana söyler nerden geldiğini sana söyler. Sana ruh der bilinç gibi karmaşık şeyleri düşünmekten kurtarır. Ve senin beynini konfor alanına çeker.

3. Sü bence inkar edilse de insanlar o üstlerine gelecek olan toplum baskısından korkuyorlar.

Gerkler acı değildir gerçekler belirsizdir üste yazdığım her şeyi benim için kurulmuş bir similasyonda programlanmış NPClere anlatıyor olabilirim bilim o bu vs hiçbir şey bilinmezliğini üstesinden gelemez.

Ama bu bizim düşünüp ,tartışıp, yiyip içip ,zevk alıp eylenmemize mani değildir.

Bu arada son bir tavsiye inançlı dostlarım birçoğunuzun inancına göre bu forum ve gittiğiniz yol doğru değil inanacaksanız tam inanın ve hayatınızı ona göre yaşayın.


İyi forumlar dostlar...

(Üstteki metindeki her şey şahsi görüş ve düşüncelerimdir her zaman reddelebilir yerine çok daha iyileri konulabilir şeylerdir ve kesinlikle genelgeçer değildir)
 
Evet dostlarım iyi kötü birçok geri dönüş oldu bende kendimi daha iyi ifade ermek istedim. Öncelikle şunu belirteyim makarna ya da tapsanız bu forumda olmanız dostum olmanız için yeterlidir.

Eziktir sözcüğü çok önemsedi hakaret falan sayıldı biz burada defalarca tüm mavi haplılara ezik demedik mi? Kızlar için ağlıyanlara aptal damgası vurmadık mı? Hadi ama dostlarım bunları yaptık ve onları TRP ile tanıştırmak istedik. Bendeki durumu da farklı algılamayın.

Artık komumuza dönelim öncelikle tanrının varlığı-yokluğu hatta şuan elindeki telefonun yada baktığın bilgisayar ın da orada olduğunu kanıtlayamazsın bunu sadece eldeki verilerle(onları da kanıtlayamazsın) ifade etmeye çalışırsın. Ben de eldeki verilerle tanrı kavramını inceliyorum olay bu.

Dinler tarihi dostlarım benim için en büyük hazinelerden biridir bana çok şey kattı. İnsanların 150detik,azla guruplar halinde yaşamak için mitlere ihtiyaç duyuyordu (savaşta kimsenin birbirini tanımlamasına rağmet ortak bir amaç uğruna çalışması gibi).150 kişiden fazla guruplar halinde yaşayan insanların ilk ne zaman ortaya çıktığı bilgisi bize ilk inancın mitin varolduğu tarihi verir. Eldeki bilimsel verilere göre(tabı onlar da kanıtlanamaz tıpkı tanrının varlığı-yokluğu gibi : D) ilk mitler ağaç geyik vs üstünden yapılıyordu bir avcı toplayıcı kabile bir avı ağaç sayesinde(dalların avın yolunu kesmesi mesela)yakaladılar ise ağaç kutsaldı yada kırmızı kuyruklu bir tilkiyi izleyerek bir mağranın çıkışına ulaştılarsa kırmızı tilkiler kutsal sayılabiliyordu. Bakın neyi farketik ilk dinlerde tanrı dahi yok. Zamanlar gelişen mitler şamanizm gibi inanışları ortaya çıkardı(şamanizmde de tanrı yoktur iyi ruhlar kötü ruhlar vardır) derken evrenin nasıl var olduğunu açıklamasını kafasında bulamayan kişiler yavaş yavaş mitlere eklemeler yaptı ve semavi dinlerimiz hayırlı olsun.

Biraz da etik ahlak ve dinin kurallarından vs bahsedelim. Öncelikle dostlarım bu hayatta doğru ve yanlış yoktur nasıl mı? Adam öldürmek kötüdür ama bunu savaşta yaparsan başarı madalyası alırsın. Aslına bakarsanız güçsüzleri korumak iyidir değil mi? Hayır değildir genleri kirletirsin ve güçsüzlüğe alışmasını yardıma muhtaçlığa alışmasını sağlarsın. Yani dostlarım iyi ve kötü bulunduğu ortam zaman şarta göre değişir. Hristiyanlık bundan 2000yıl öncesinin perspektifinde isa ve çevresinde kabul gören doğrulardı tıpkı diğer semavi dinler gibi.
Bu kuralların bile doğru olmayışı kendi perspektifine hitap edişi(bkz: islamda kadın ve modern kadın )beni dinden uzaklaştırmaya yetmiştir.

Birde neden kopamadığımıza değinelim bence bunun uç nedeni var
1. Si dünyayı tanırken(2-7) bize işlenmiş olması bu dönemde işlenen bilgiler kalıcıdır yanlış da olsa yıkılması zordur.

2. Si din seni konfor alanına sokar düşünsel olarak. Öldükten sonra ne olacağını sana söyler nerden geldiğini sana söyler. Sana ruh der bilinç gibi karmaşık şeyleri düşünmekten kurtarır. Ve senin beynini konfor alanına çeker.

3. Sü bence inkar edilse de insanlar o üstlerine gelecek olan toplum baskısından korkuyorlar.

Gerkler acı değildir gerçekler belirsizdir üste yazdığım her şeyi benim için kurulmuş bir similasyonda programlanmış NPClere anlatıyor olabilirim bilim o bu vs hiçbir şey bilinmezliğini üstesinden gelemez.

Ama bu bizim düşünüp ,tartışıp, yiyip içip ,zevk alıp eylenmemize mani değildir.

Bu arada son bir tavsiye inançlı dostlarım birçoğunuzun inancına göre bu forum ve gittiğiniz yol doğru değil inanacaksanız tam inanın ve hayatınızı ona göre yaşayın.


İyi forumlar dostlar...

(Üstteki metindeki her şey şahsi görüş ve düşüncelerimdir her zaman reddelebilir yerine çok daha iyileri konulabilir şeylerdir ve kesinlikle genelgeçer değildir)
Kardeşim öncelikle bildiklerini anlatman güzel bir şey söylediğim gibi asla seni Müslüman yapma gibi bir çabam olmadı hala takıldığım şey kızlara için ağlayan erkekler bizim kutsalımız değildir.Aslına bakarsan Tanrı Müslümanların da kutsalı değildir.Müslümanların kutsalı Allah tır.Kutsal bir şeye yapılan küçük bir zedeleme bile hakaret sayılır.Kardeşim bu forumda sadece kızlar anlatılmıyor,kimsede sadece kızlar için gelmemiştir.Hayatımın düzene girmesini sağlamak için geldim yavaş yavaş giriyor da.Bu yüzden burada takılmanın Müslümanlığımı zedeleyeceğini düşünmüyorum.Seninle kesinlikle tanışmak isterim kardeşim nedenini sorarasan etrafımdaki inanmayanlar yıldız tozundan geldik işte maymunun bilmem nesinden geldik diyerek kestirip atıyorlar.Bu yüzden bilgilerini paylaşmanı taktir ediyorum tabi Başlık hariç
 
Teoloji ilmini yıllardır detaylı olarak araştıran ve teoloji adına birçok çalışmalarını bulunan biri olarak bu dediklerini elbette ki reddedeceğim.

Neden mi ? Öncelikle, popüler ateist görüşle yaklaşmışsın olaya. Çok basit ve kolayca çökertilebilecek fikirlerin var.

Ve ben tam olarak bunu yapacağım.

Evvela, ilk dinlerde tanrı olmadığını söylemişsin. Tanrısız din olmaz, eğer tanrı yoksa o sadece bir ideolojidir, din değildir. Bak ne diyor "din" kelimesi için Türk Dil Kurumu: Tanrı düşüncesine dayalı toplumsal bir kurum. Bak dikkat et, ne diyor: Tanrı düşüncesine dayalı...

Önce bu konuda bir fikir birliğine varalım. Kaldı ki, en ufak bir tarih belirtme zahmetinde bile bulunmamışsın. Oysa ki ben sana Milattan Önce 3200'de yazının bulunuşunda Tanrı'nın isminin var olduğunu ve onun çok daha öncesine gittiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Yalnızca M.Ö 3200'den önceki Arkeolojik ve Speolojik bulgulara bakman bile bunu kabul etmen için yetecektir.

Ahlak kuramına gelelim, demişsin ki doğru yanlış yoktur. Örnek olarak da insan öldürme meselesini sunmuşsun. Ne kadar basit bir tez. İnsan öldürmek suçtur elbet, ama masum insanı öldürmek suçtur. Dinler adaletsiz, zalim ve merhametsiz insanların öldürülmesinde bir beis görmez. O adam senin topraklarına saldırıyorsa, senin sevdiklerini katletmek, vatanını yağmalamak için geliyorsa kendini savunma, savaşma ve öldürme hakkına sahipsin tabi ki de. Kim buna karşı çıkabilir ki ?

Mesela, perspektif olayından bahsetmişsin. Evet, doğrudur her dinin perspektifi farklıdır çünkü indikleri toplumlar, tarihi ve coğrafi şartlar birbirlerinden çok ayrıdırlar. Mesela Musevilik tarımsal hayatın en aktif olduğu Antik Mısır Firavunyasının dönemsel şartlarına hitap eden bir dindir, Hristiyanlık Roma Devletinin Emperyal dönemine hitap eden bir dindir ve İslamiyet de döneminin Arap coğrafyasından başlayıp günümüze ve kıyamete değin hitap eden bir dindir.

Ne bekliyordun yani, günümüzden bahsetmesini mi ? 21.yüzyıldan, uzay savaşlarından, kuantumu parçalamamızdan falan mı bahsetseydi peygamberler ? Yahu komik olma. Ne sanıyorsun sen o dönem toplumlarını, gayet modern, açık görüşlü ve peygamberlerin dediklerini anında anlayabilecek zeki insanlar mı ? Lan adamlar sara hastalarını içine şeytan kaçmış diye yakıyor, yağmur yağsın diye çocuklarını kesiyorlardı. Adam daha çölünden ötesini bilmiyor, sen gidiyorsun adama 1600 yıl sonraki Dünya'yı anlatıyorsun. Olmaz öyle iş.

Hazreti Muhammed'e bile kaç kere "Sihirbaz, büyücü, deli" dediler. Bir de bunlardan bahsettiğini düşünsene ?

Hani şu an "yobaz" dediğimiz kesim var ya, işte onun on katı cahil olan insan topluluklarını düşün. Düşündün mü ? Hah işte, git şimdi onlara anlat bakalım uzayı, kuantumu, 21.yüzyılı falan. Anlatabilirsen tabi! Kaldı ki, semavi kitaplar birer ders kitabı değildirler. Gidip de sana kuantum mekaniğini sayfalarca anlatacak değil. Çünkü kitabın amacı bu değil. Senin yaptığın tıpkı eline bir matematik kitabı alıp "Neden bunun içinde tarih yok, edebiyat yok ?" demek gibi bir şey. E kitabın konusu matematik! Sana ne diye edebiyat, tarih anlatsın ?

Tabi ama şöyle de bir durum var ki; özellikle İslamiyet insanları bilimsel keşfe yönlendiriyor.

Nitekim, İslamiyetin bilimsel olarak yükseliş dönemindeki birçok islam alimi Kur'an'daki bilimsel uğraşa yönelik ayetlerden etkilenmiştir. Meşhur gökbilimci, matematikçi, tarihçi, coğrafyacı ve doğa bilimci Biruni'nin “Benim bilimle uğraşma sebebim Ali İmran Suresi 191. ayettir” sözü zaten olayı özetliyor.

İşte Al-i İmran 191.ayet:

"Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. “Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. "

Şimdi sen gelip bu dine "bilimden uzak" mı diyorsun ? Diyecek bir lafım yok sana.

Ve son olarak, konfor alanı meselesinden bahsetmişsin. Neymiş efendim de din insanı konfor alanı içinde tutuyormuş. Bunu dediğine göre dindeki nefs yani ego meselesinden bihabersin.

Bilhassa İslamiyet, egoyu terbiye etmeye en çok önem veren dinlerin başında gelmektedir. Mesela, namaz konusuna değinelim. Günde beş vakit namaz var değil mi ? Ve bu vakitlerde namazını eda etmek mecburiyetindesin. Bunların en başında da sabah namazı geliyor. Sabahın köründe, o güzel uykunu bırakıp da namaza durmak konfor alanının içine s*çmak değil de nedir peki benim güzel kardeşim ?

Sabah namazında "es-salatu hayrun minen nevm" denir yani "namaz uykudan hayırlıdır"

Açık açık "uyuma, hadi kalk, konfor alanının dışına çık!" deniyor. Yanlış olduğunu bilip de yapmayı istediğimiz o kadar çok şey var ki... Peki bunları yapmaya direnmek nedir ? Konfor alanının dışına çıkmak değil midir ?

Velhasılkelam, daha çok şey yazarım ama gerek yok. Çok basit tezler sunmuşsun. Cevap verirken bile çekimser tavır aldım çünkü tartışma ciddi anlamda çok basit olacak gibi.

Bilgi eksikliğini fark ettiğim için de detaylı teolojik ve felsefi açıklamalara çok girmedim.

Son olarak; Türkçe dersi al bir ara.
 
Tabi ama şöyle de bir durum var ki; özellikle İslamiyet insanları bilimsel keşfe yönlendiriyor.

Nitekim, İslamiyetin bilimsel olarak yükseliş dönemindeki birçok islam alimi Kur'an'daki bilimsel uğraşa yönelik ayetlerden etkilenmiştir. Meşhur gökbilimci, matematikçi, tarihçi, coğrafyacı ve doğa bilimci Biruni'nin “Benim bilimle uğraşma sebebim Ali İmran Suresi 191. ayettir” sözü zaten olayı özetliyor.

İşte Al-i İmran 191.ayet:

"Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. “Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. "

Şimdi sen gelip bu dine "bilimden uzak" mı diyorsun ? Diyecek bir lafım yok sana.

Ve son olarak, konfor alanı meselesinden bahsetmişsin. Neymiş efendim de din insanı konfor alanı içinde tutuyormuş. Bunu dediğine göre dindeki nefs yani ego meselesinden bihabersin.

Bilhassa İslamiyet, egoyu terbiye etmeye en çok önem veren dinlerin başında gelmektedir. Mesela, namaz konusuna değinelim. Günde beş vakit namaz var değil mi ? Ve bu vakitlerde namazını eda etmek mecburiyetindesin. Bunların en başında da sabah namazı geliyor. Sabahın köründe, o güzel uykunu bırakıp da namaza durmak konfor alanının içine s*çmak değil de nedir peki benim güzel kardeşim ?

Sabah namazında "es-salatu hayrun minen nevm" denir yani "namaz uykudan hayırlıdır"

Açık açık "uyuma, hadi kalk, konfor alanının dışına çık!" deniyor. Yanlış olduğunu bilip de yapmayı istediğimiz o kadar çok şey var ki... Peki bunları yapmaya direnmek nedir ? Konfor alanının dışına çıkmak değil midir ?

Velhasılkelam, daha çok şey yazarım ama gerek yok. Çok basit tezler sunmuşsun. Cevap verirken bile çekimser tavır aldım çünkü tartışma ciddi anlamda çok basit olacak gibi.

Bilgi eksikliğini fark ettiğim için de detaylı teolojik ve felsefi açıklamalara çok girmedim.

Son olarak; Türkçe dersi al bir ara.
İlk olarak irade sınırlı bir kaynaktır. Namaz kılmak için irademizi tüketiyoruz.
İkinci olarak da demişsin ki islam bilime düşünmeye teşvik eder. İslam'daki düşünmeye teşvik şudur "bak biz yıldızları, göğü nasıl yarattık bunları düşünüp ibret alın". Yani der ki bunları biz yarattık ibret alın. Ha peki direk bilime teşvik eden ayet var mıdır? Neden olmasın. Kuranı yazan çelişkili şeylerden koyduysa da sonra müslümanlar diyor ki "metafor var, şurda mecaz var vs.".
Yazdıklarını beğeniyordum o yüzden sana bir soru soracağım: Hristiyan ülkede doğan çoğu kişi boşuna hristiyan olarak ölmüyor. Sence bu adaletli mi? Kişinin doğduğu çevre kişiye etki ediyor, yaşadıkları etki ediyor, genetiği etki ediyor. Evet genetiği etki ediyor. Benim seratoninim diğer insanlarınkinden az olduğu için vesveseye (okb) kapılıyorum ve bu günah (islam'a göre). Ne kadar adaletli sence?
 
Teoloji ilmini yıllardır detaylı olarak araştıran ve teoloji adına birçok çalışmalarını bulunan biri olarak bu dediklerini elbette ki reddedeceğim.

Neden mi ? Öncelikle, popüler ateist görüşle yaklaşmışsın olaya. Çok basit ve kolayca çökertilebilecek fikirlerin var.

Ve ben tam olarak bunu yapacağım.

Evvela, ilk dinlerde tanrı olmadığını söylemişsin. Tanrısız din olmaz, eğer tanrı yoksa o sadece bir ideolojidir, din değildir. Bak ne diyor "din" kelimesi için Türk Dil Kurumu: Tanrı düşüncesine dayalı toplumsal bir kurum. Bak dikkat et, ne diyor: Tanrı düşüncesine dayalı...

Önce bu konuda bir fikir birliğine varalım. Kaldı ki, en ufak bir tarih belirtme zahmetinde bile bulunmamışsın. Oysa ki ben sana Milattan Önce 3200'de yazının bulunuşunda Tanrı'nın isminin var olduğunu ve onun çok daha öncesine gittiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Yalnızca M.Ö 3200'den önceki Arkeolojik ve Speolojik bulgulara bakman bile bunu kabul etmen için yetecektir.

Ahlak kuramına gelelim, demişsin ki doğru yanlış yoktur. Örnek olarak da insan öldürme meselesini sunmuşsun. Ne kadar basit bir tez. İnsan öldürmek suçtur elbet, ama masum insanı öldürmek suçtur. Dinler adaletsiz, zalim ve merhametsiz insanların öldürülmesinde bir beis görmez. O adam senin topraklarına saldırıyorsa, senin sevdiklerini katletmek, vatanını yağmalamak için geliyorsa kendini savunma, savaşma ve öldürme hakkına sahipsin tabi ki de. Kim buna karşı çıkabilir ki ?

Mesela, perspektif olayından bahsetmişsin. Evet, doğrudur her dinin perspektifi farklıdır çünkü indikleri toplumlar, tarihi ve coğrafi şartlar birbirlerinden çok ayrıdırlar. Mesela Musevilik tarımsal hayatın en aktif olduğu Antik Mısır Firavunyasının dönemsel şartlarına hitap eden bir dindir, Hristiyanlık Roma Devletinin Emperyal dönemine hitap eden bir dindir ve İslamiyet de döneminin Arap coğrafyasından başlayıp günümüze ve kıyamete değin hitap eden bir dindir.

Ne bekliyordun yani, günümüzden bahsetmesini mi ? 21.yüzyıldan, uzay savaşlarından, kuantumu parçalamamızdan falan mı bahsetseydi peygamberler ? Yahu komik olma. Ne sanıyorsun sen o dönem toplumlarını, gayet modern, açık görüşlü ve peygamberlerin dediklerini anında anlayabilecek zeki insanlar mı ? Lan adamlar sara hastalarını içine şeytan kaçmış diye yakıyor, yağmur yağsın diye çocuklarını kesiyorlardı. Adam daha çölünden ötesini bilmiyor, sen gidiyorsun adama 1600 yıl sonraki Dünya'yı anlatıyorsun. Olmaz öyle iş.

Hazreti Muhammed'e bile kaç kere "Sihirbaz, büyücü, deli" dediler. Bir de bunlardan bahsettiğini düşünsene ?

Hani şu an "yobaz" dediğimiz kesim var ya, işte onun on katı cahil olan insan topluluklarını düşün. Düşündün mü ? Hah işte, git şimdi onlara anlat bakalım uzayı, kuantumu, 21.yüzyılı falan. Anlatabilirsen tabi! Kaldı ki, semavi kitaplar birer ders kitabı değildirler. Gidip de sana kuantum mekaniğini sayfalarca anlatacak değil. Çünkü kitabın amacı bu değil. Senin yaptığın tıpkı eline bir matematik kitabı alıp "Neden bunun içinde tarih yok, edebiyat yok ?" demek gibi bir şey. E kitabın konusu matematik! Sana ne diye edebiyat, tarih anlatsın ?

Tabi ama şöyle de bir durum var ki; özellikle İslamiyet insanları bilimsel keşfe yönlendiriyor.

Nitekim, İslamiyetin bilimsel olarak yükseliş dönemindeki birçok islam alimi Kur'an'daki bilimsel uğraşa yönelik ayetlerden etkilenmiştir. Meşhur gökbilimci, matematikçi, tarihçi, coğrafyacı ve doğa bilimci Biruni'nin “Benim bilimle uğraşma sebebim Ali İmran Suresi 191. ayettir” sözü zaten olayı özetliyor.

İşte Al-i İmran 191.ayet:

"Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. “Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. "

Şimdi sen gelip bu dine "bilimden uzak" mı diyorsun ? Diyecek bir lafım yok sana.

Ve son olarak, konfor alanı meselesinden bahsetmişsin. Neymiş efendim de din insanı konfor alanı içinde tutuyormuş. Bunu dediğine göre dindeki nefs yani ego meselesinden bihabersin.

Bilhassa İslamiyet, egoyu terbiye etmeye en çok önem veren dinlerin başında gelmektedir. Mesela, namaz konusuna değinelim. Günde beş vakit namaz var değil mi ? Ve bu vakitlerde namazını eda etmek mecburiyetindesin. Bunların en başında da sabah namazı geliyor. Sabahın köründe, o güzel uykunu bırakıp da namaza durmak konfor alanının içine s*çmak değil de nedir peki benim güzel kardeşim ?

Sabah namazında "es-salatu hayrun minen nevm" denir yani "namaz uykudan hayırlıdır"

Açık açık "uyuma, hadi kalk, konfor alanının dışına çık!" deniyor. Yanlış olduğunu bilip de yapmayı istediğimiz o kadar çok şey var ki... Peki bunları yapmaya direnmek nedir ? Konfor alanının dışına çıkmak değil midir ?

Velhasılkelam, daha çok şey yazarım ama gerek yok. Çok basit tezler sunmuşsun. Cevap verirken bile çekimser tavır aldım çünkü tartışma ciddi anlamda çok basit olacak gibi.

Bilgi eksikliğini fark ettiğim için de detaylı teolojik ve felsefi açıklamalara çok girmedim.

Son olarak; Türkçe dersi al bir ara.
İslam'a saldırıların %90 Müslüman olduğunu söyleyen toplulukların içinde bulunduğu durumlar ve yaptıkları yanlış eylemlerden kaynaklı olduğunu üzüntüyle görüyorum. Başarılı bir cevap olmuş bize de takdir etmek düşer, teşekkürler bu güzel anlatımınız için :)
 
o erkeklere mavi haplara ezik dememiz onların kişisel bir durum olduğu içindi. ama din toplumsaldır ve kimileri için kutsaldır. uğrunda can verip şehit düşen insanlar başta dini ve vatanı için canını verdi. ezan dinmez bayrak inmez diyen ben değildim türk askeriydi. konuşulacak onlarca konu varken bam diye tuhaf bir konu başlığı açınca normal karşılamamızı bekleme. eleştirebilirsin yada yanlış gördüğün kısımlardan bahsedebilirsin bizde bilgimiz çapında cevap veririz.
 
İlk olarak irade sınırlı bir kaynaktır. Namaz kılmak için irademizi tüketiyoruz.
İkinci olarak da demişsin ki islam bilime düşünmeye teşvik eder. İslam'daki düşünmeye teşvik şudur "bak biz yıldızları, göğü nasıl yarattık bunları düşünüp ibret alın". Yani der ki bunları biz yarattık ibret alın. Ha peki direk bilime teşvik eden ayet var mıdır? Neden olmasın. Kuranı yazan çelişkili şeylerden koyduysa da sonra müslümanlar diyor ki "metafor var, şurda mecaz var vs.".
Yazdıklarını beğeniyordum o yüzden sana bir soru soracağım: Hristiyan ülkede doğan çoğu kişi boşuna hristiyan olarak ölmüyor. Sence bu adaletli mi? Kişinin doğduğu çevre kişiye etki ediyor, yaşadıkları etki ediyor, genetiği etki ediyor. Evet genetiği etki ediyor. Benim seratoninim diğer insanlarınkinden az olduğu için vesveseye (okb) kapılıyorum ve bu günah (islam'a göre). Ne kadar adaletli sence?
Herkes eşit olsaydı, bir anlamı olmazdı.
Allah sence yarattığı dünyayı bilmiyor mu?
Herkes adaletli bir şekilde hesaba çekilecek belkl?
Belki bize o gün, tüm dünyayı anlama gücü bahşedecek ve yaptıklarımızın bizim elimizde olan kısmı ile ilgilenecek.
Bilemeyiz. İnanç bu, kimse hiç bir şeye inanmak zorunda değil. Fakat araştırmadan sadece düşünmek anlamsız!
 
Herkes eşit olsaydı, bir anlamı olmazdı.
Allah sence yarattığı dünyayı bilmiyor mu?
Herkes adaletli bir şekilde hesaba çekilecek belkl?
Belki bize o gün, tüm dünyayı anlama gücü bahşedecek ve yaptıklarımızın bizim elimizde olan kısmı ile ilgilenecek.
Bilemeyiz. İnanç bu, kimse hiç bir şeye inanmak zorunda değil. Fakat araştırmadan sadece düşünmek anlamsız!
Herkesin eşit değil mi? Sen Allah'ın adaletinden şüphe mi edersin (!). Eğer biz Allah'ı; onun adaletini, yaptıklarını öbür dünyada anlayabileceksek öbür dünyada sınava girelim. "Belki" diyorsun. Belki dünyayı bulaşık bezi yarattı ve biz bunu öldükten sonra fark edeceğiz. Allah sadece bizim fark edebileceğimiz, sorumlu olduğumuz kısımlarla ilgilenecekse eğer veriler bana ve bir çok kişiye islamın saçma olduğunu gösteriyor. "Belki Allah var"sa ben de "belki" inanırım.
Allah varsa bile iyi olmadığı kesin. Bir insanı önce yaratıp, sonra bu dünyaya gönderip, inanmadığı için sonsuza kadar eziyet etmek adil değil. Benim adalet anlayışım bunu gösteriyor. Eğer adalet anlayışım yetersiz ise Allah beni yetersizliğimden dolayı sınava tabi tutmaz ve direk cennete hurilerin yanına geçerim.
 
Teoloji ilmini yıllardır detaylı olarak araştıran ve teoloji adına birçok çalışmalarını bulunan biri olarak bu dediklerini elbette ki reddedeceğim.

Neden mi ? Öncelikle, popüler ateist görüşle yaklaşmışsın olaya. Çok basit ve kolayca çökertilebilecek fikirlerin var.

Ve ben tam olarak bunu yapacağım.

Evvela, ilk dinlerde tanrı olmadığını söylemişsin. Tanrısız din olmaz, eğer tanrı yoksa o sadece bir ideolojidir, din değildir. Bak ne diyor "din" kelimesi için Türk Dil Kurumu: Tanrı düşüncesine dayalı toplumsal bir kurum. Bak dikkat et, ne diyor: Tanrı düşüncesine dayalı...

Önce bu konuda bir fikir birliğine varalım. Kaldı ki, en ufak bir tarih belirtme zahmetinde bile bulunmamışsın. Oysa ki ben sana Milattan Önce 3200'de yazının bulunuşunda Tanrı'nın isminin var olduğunu ve onun çok daha öncesine gittiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Yalnızca M.Ö 3200'den önceki Arkeolojik ve Speolojik bulgulara bakman bile bunu kabul etmen için yetecektir.

Ahlak kuramına gelelim, demişsin ki doğru yanlış yoktur. Örnek olarak da insan öldürme meselesini sunmuşsun. Ne kadar basit bir tez. İnsan öldürmek suçtur elbet, ama masum insanı öldürmek suçtur. Dinler adaletsiz, zalim ve merhametsiz insanların öldürülmesinde bir beis görmez. O adam senin topraklarına saldırıyorsa, senin sevdiklerini katletmek, vatanını yağmalamak için geliyorsa kendini savunma, savaşma ve öldürme hakkına sahipsin tabi ki de. Kim buna karşı çıkabilir ki ?

Mesela, perspektif olayından bahsetmişsin. Evet, doğrudur her dinin perspektifi farklıdır çünkü indikleri toplumlar, tarihi ve coğrafi şartlar birbirlerinden çok ayrıdırlar. Mesela Musevilik tarımsal hayatın en aktif olduğu Antik Mısır Firavunyasının dönemsel şartlarına hitap eden bir dindir, Hristiyanlık Roma Devletinin Emperyal dönemine hitap eden bir dindir ve İslamiyet de döneminin Arap coğrafyasından başlayıp günümüze ve kıyamete değin hitap eden bir dindir.

Ne bekliyordun yani, günümüzden bahsetmesini mi ? 21.yüzyıldan, uzay savaşlarından, kuantumu parçalamamızdan falan mı bahsetseydi peygamberler ? Yahu komik olma. Ne sanıyorsun sen o dönem toplumlarını, gayet modern, açık görüşlü ve peygamberlerin dediklerini anında anlayabilecek zeki insanlar mı ? Lan adamlar sara hastalarını içine şeytan kaçmış diye yakıyor, yağmur yağsın diye çocuklarını kesiyorlardı. Adam daha çölünden ötesini bilmiyor, sen gidiyorsun adama 1600 yıl sonraki Dünya'yı anlatıyorsun. Olmaz öyle iş.

Hazreti Muhammed'e bile kaç kere "Sihirbaz, büyücü, deli" dediler. Bir de bunlardan bahsettiğini düşünsene ?

Hani şu an "yobaz" dediğimiz kesim var ya, işte onun on katı cahil olan insan topluluklarını düşün. Düşündün mü ? Hah işte, git şimdi onlara anlat bakalım uzayı, kuantumu, 21.yüzyılı falan. Anlatabilirsen tabi! Kaldı ki, semavi kitaplar birer ders kitabı değildirler. Gidip de sana kuantum mekaniğini sayfalarca anlatacak değil. Çünkü kitabın amacı bu değil. Senin yaptığın tıpkı eline bir matematik kitabı alıp "Neden bunun içinde tarih yok, edebiyat yok ?" demek gibi bir şey. E kitabın konusu matematik! Sana ne diye edebiyat, tarih anlatsın ?

Tabi ama şöyle de bir durum var ki; özellikle İslamiyet insanları bilimsel keşfe yönlendiriyor.

Nitekim, İslamiyetin bilimsel olarak yükseliş dönemindeki birçok islam alimi Kur'an'daki bilimsel uğraşa yönelik ayetlerden etkilenmiştir. Meşhur gökbilimci, matematikçi, tarihçi, coğrafyacı ve doğa bilimci Biruni'nin “Benim bilimle uğraşma sebebim Ali İmran Suresi 191. ayettir” sözü zaten olayı özetliyor.

İşte Al-i İmran 191.ayet:

"Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. “Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. "

Şimdi sen gelip bu dine "bilimden uzak" mı diyorsun ? Diyecek bir lafım yok sana.

Ve son olarak, konfor alanı meselesinden bahsetmişsin. Neymiş efendim de din insanı konfor alanı içinde tutuyormuş. Bunu dediğine göre dindeki nefs yani ego meselesinden bihabersin.

Bilhassa İslamiyet, egoyu terbiye etmeye en çok önem veren dinlerin başında gelmektedir. Mesela, namaz konusuna değinelim. Günde beş vakit namaz var değil mi ? Ve bu vakitlerde namazını eda etmek mecburiyetindesin. Bunların en başında da sabah namazı geliyor. Sabahın köründe, o güzel uykunu bırakıp da namaza durmak konfor alanının içine s*çmak değil de nedir peki benim güzel kardeşim ?

Sabah namazında "es-salatu hayrun minen nevm" denir yani "namaz uykudan hayırlıdır"

Açık açık "uyuma, hadi kalk, konfor alanının dışına çık!" deniyor. Yanlış olduğunu bilip de yapmayı istediğimiz o kadar çok şey var ki... Peki bunları yapmaya direnmek nedir ? Konfor alanının dışına çıkmak değil midir ?

Velhasılkelam, daha çok şey yazarım ama gerek yok. Çok basit tezler sunmuşsun. Cevap verirken bile çekimser tavır aldım çünkü tartışma ciddi anlamda çok basit olacak gibi.

Bilgi eksikliğini fark ettiğim için de detaylı teolojik ve felsefi açıklamalara çok girmedim.

Son olarak; Türkçe dersi al bir ara.

Konuyu açan arkadaş biraz ateşli anlasilan. Bildiklerini anlatip sizi hülyalarla dolu uykunuzdan uyandırmak istemiş fakat gözden kaçırdığı bi nokta varki oda bu denli basit 3 5 makale ile bu işin zannedildiği gibi kolay olmadığı. Burda sadece amaç insanlara 'acaba' dedirtebilmek olmalı.
Ayrıca hakaretvari, dine inananlar gerizekalidir demeye getiren cümleler hoş olmamış. Din zeka meselesi değildir. Dindarin gerizekalisi olduğu gibi ateistinde gerizekalisi bağnazı vardır. Şimdi bende materyalist bi ateist olarak 'basit' iddialara çok daha basit cevap veren zatin yazisina cevap vereceğim. Maddeler halinde yazayim.

1) Dinin taniminin tartışıldığı yer felsefedir. Yani bu türk dil kurumunun işi değil felsefecilerin işidir. Hic bir entelektuel bu tur meselelerde turk dil kurumunu referans alınacak bi merci olarak görmez. Dinin tanimi göreceli olabiliyor fakat çoğunlukla sozkonusu dunya gorusunun tinsel unsurları barındirmasi o seye din denmesi için kafi olabiliyor. Din genelde şöyle tanimlanir;
Gözlem ve deneye tabi tutulamayan, doğruluğu yanlışlığı kanitlanamayan bütün dünya görüşlerine din denilebilir.
Tarih boyunca sayisiz kez tanrının olmadığı dinler olagelmiştir. Başta budizm olmak üzere doğu dinlerinin büyük kısmında tanrı kavramı yoktur fakat akademik camiada bu dünya görüşleri din diye adlandırılır. Hatta ve hatta içinde tinsel bi unsur barındırmayan lakin doğruluğu ve yanlısligi kanitlanamayan marksizm için bile din denilebilir. Ayrıca dine aynı zamanda ideolojide denilebilir. Çünkü içinde çeşitli konularda çeşitli öğretiler vardır.

2) Kuranda insan haklarıyla ilgili tek bi ayet yoktur. Insanların özgür iradelerine darbe vurmak isteyen, biat kültürü yaratan, kişisel özgürlere izin vermeyen totaliter bi yapiya sahiptir. Muhammed bize şunu söyler: Islam son din ve gercek dindir, barış ancak islam dünyaya hakim olunca mümkün olabilir. Cihat her müslümanin üzerine farz kılınmıştır kuranla. Tabi müslümanlar insanları güzel dille kendi dinlerine inandıramayacaklarindan italyaya kadar kılıçla gitmislerdir.

3)Islam bilimsel kesifleri tesvik ediyor ise neden bugün müslümanlar evrim teorisini kurana ters geldiği için reddediyor? Big bang teorisini kurana uydurup 'bakin islam kaç yüzyıl önce bunu söylemiş' demeyi biliyorsunuz ama kurana ters bi bilimsel keşif sözkonusu olduğunda elinizin tersi ile itiyorsunuz. Önce tutarlı olalim.

Bence sende bi felsefe dersi almalisin
 
Herkesin eşit değil mi? Sen Allah'ın adaletinden şüphe mi edersin (!). Eğer biz Allah'ı; onun adaletini, yaptıklarını öbür dünyada anlayabileceksek öbür dünyada sınava girelim. "Belki" diyorsun. Belki dünyayı bulaşık bezi yarattı ve biz bunu öldükten sonra fark edeceğiz. Allah sadece bizim fark edebileceğimiz, sorumlu olduğumuz kısımlarla ilgilenecekse eğer veriler bana ve bir çok kişiye islamın saçma olduğunu gösteriyor. "Belki Allah var"sa ben de "belki" inanırım.
Allah varsa bile iyi olmadığı kesin. Bir insanı önce yaratıp, sonra bu dünyaya gönderip, inanmadığı için sonsuza kadar eziyet etmek adil değil. Benim adalet anlayışım bunu gösteriyor. Eğer adalet anlayışım yetersiz ise Allah beni yetersizliğimden dolayı sınava tabi tutmaz ve direk cennete hurilerin yanına geçerim.
Yine basit bir yanılgı, adelet ve eşitlik aynı şey değildir. :)
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst